Page 108 - Risale-i Nur - Asa-yı Musa
P. 108

110                                                                                                                                     ASA-YI MUSA

          Yüzbin ayrı ayrı seslerle ve çeşit çeşit dillerle onu içeriye çağırdılar,
          "Buyurun" dediler. O da girdi ve gördü ki: Bütün hayvanat ve kuşların
          bütün nevileri ve taifeleri ve milletleri, bil'ittifak lisan-ı kal ve lisan-ı

          halleriyle ۪وهَّ۪لاا ِ  ۪ ۪ هٰلا َٓ ِ  ۪ َلا ۪  deyip, zemin yüzünü bir Zikirhane ve muazzam
                         َ
                   َ ُ
          bir  Meclis-i  Tehlil  suretine  çevirmişler;  herbiri  bizzât  birer  Kaside-i
          Rabbanî,  birer  Kelime-i  Sübhanî  ve  manidar  birer  Harf-i  Rahmanî
          hükmünde  Sâni'lerini  tavsif  edib  Hamd  ü  Sena  ediyorlar  vaziyetinde
          gördü. Güya o hayvanların ve kuşların duyguları ve kuvaları ve cihazları
          ve a'zaları ve âletleri, manzum ve mevzun kelimelerdir ve muntazam ve
          mükemmel sözlerdir. Onlar, bunlarla Hallak ve Rezzaklarına şükür ve
          Vahdaniyetine şehadet getirdiklerine kat'î delalet eden üç muazzam ve
          muhit Hakikatları müşahede etti.

                 Birincisi: Hiçbir cihetle serseri tesadüfe ve kör kuvvete ve şuur-
          suz tabiata havalesi mümkin olmayan hiçten hakîmane İcad ve san'at-
          perverane  İbda'  ve  ihtiyarkârane  ve  alîmane  Halk  ve  İnşa  ve  yirmi
          cihetle İlim ve Hikmet ve İradenin cilvesini gösteren ruhlandırmak ve
          İhya  etmek  Hakikatıdır  ki;  Zîruhlar  adedince  şahidleri  bulunan  bir
          Bürhan-ı Bahir olarak, Zât-ı Hayy-ı Kayyum'un Vücub-u Vücuduna ve
          Sıfât-ı Seb'asına ve Vahdetine şehadet eder.

                 İkincisi: O hadsiz masnu'larda birbirinden sîmaca farikalı ve şe-
          kilce  zînetli  ve  mikdarca  mizanlı  ve  suretçe  intizamlı  bir  tarzdaki
          temyizden, tezyinden, tasvirden öyle azametli ve kuvvetli bir Hakikat
          görünür ki: Kadir-i Külli Şey ve Âlim-i Külli Şey'den başka hiçbir şey,
          bu her cihetle binlerle Hârikaları ve Hikmetleri gösteren ihatalı Fiile sa-
          hib olamaz ve hiçbir imkân ve ihtimali yok.

                 Üçüncüsü: Birbirinin misli ve aynı veya az farklı ve birbirine
          benzeyen  mahsur  ve  mahdud  yumurtalardan  ve  yumurtacıklardan  ve
          nutfe denilen su katrelerinden o hadsiz hayvanların yüzbinler çeşit tarz-
          larda ve birer Mu'cize-i Hikmet mahiyetinde bulunan suretlerini, gayet
          muntazam ve muvazeneli ve hatasız bir heyette açmak ve fethetmek öyle
          parlak bir Hakikattır ki; hayvanlar adedince senedler, deliller o Hakikatı
          tenvir eder.

             İşte bu üç Hakikatın ittifakıyla, hayvanların  bütün enva'ı, beraber

          öyle bir ۪وهَّ۪لاا ِ  ۪ ۪ هٰلا َٓ ِ  ۪ َلا ۪  deyip şehadet getiriyorlar ki; güya zemin
                       َ
                 َ ُ
   103   104   105   106   107   108   109   110   111   112   113