Page 48 - Risale-i Nur - Asa-yı Musa
P. 48

50                                                                                                                                    ASA-YI MUSA

          gibi  pek  çok  Âyetlerin  ve  başta  Resul-i  Ekrem  (A.S.M.)  ve  umum
          Peygamberler ve Ehl-i Hakikatın, her vakit Dualarında, en ziyade
                          ِ
                                           ِ
                                                          ِ
                               ِ
                    ۪ ِرانلا۪نم۪انصلخ  ۞ ۪  ِ۪رانلا۪نم۪انجن  ۞ ۪ ِ  ِ۪رانلا۪نم۪ا ۪ نر ِ جَا
                             َ ِّ َ
                      َّ
                                                      َّ
                                      َّ
                                              َ َ
                         َ
                                          َ
                                                         َ
                                                             َ ْ
                              ْ
                                               ِّ
          ve Vahy ve Şuhuda binaen onlarca kat'iyyet kesbeden Cehennem'den
          bizi hıfzeyle demeleri gösteriyor ki; nev'-i beşerin en büyük mes'elesi
          Cehennem'den kurtulmaktır. Ve Kâinatın pekçok ehemmiyetli ve muaz-
          zam ve dehşetli bir Hakikatı Cehennem'dir ki; bir kısım o Ehl-i Şuhud
          ve Keşf ve Tahkik onu müşahede eder. Ve bir kısmı tereşşuhatını ve
          gölgelerini görür, dehşetinden feryad ederler. "Bizi ondan kurtar" der-
          ler.
                 Evet bu Kâinatta Hayır-şer, lezzet-elem, ziya-zulmet, hararet-
          bürudet,  güzellik-çirkinlik,  Hidayet-dalalet  birbirine  karşı  gelmesi  ve
          içine girmesi, pek büyük bir Hikmet içindir. Çünki şer olmazsa, Hayır
          bilinmez. Elem olmazsa, lezzet anlaşılmaz. Zulmetsiz ziya, ehemmiyeti
          olmaz. Soğukla, hararetin dereceleri tahakkuk eder. Çirkinlik ile, Hüs-
          nün  tek  bir  Hakikatı,  bin  Hakikat  ve  binler  çeşit  Hüsün  mertebeleri
          vücud bulur. Cehennem'siz Cennet'in pek çok lezzetleri gizli kalır. Bun-
          lara kıyasen, herşey bir cihette zıddıyla bilinebilir. Ve birtek Hakikatı,
          sünbül verip çok Hakikatlar olur. Madem bu karışık mevcudat dâr-ı
          fâniden Dâr-ı Bekaya akıp gidiyor; elbette nasılki Hayır, lezzet, ışık,
          güzellik, İman gibi şeyler Cennet'e akar. Öyle de şer, elem, karanlık,
          çirkinlik, küfür gibi zararlı maddeler Cehennem'e yağar. Ve bu mü-
          temadiyen  çalkanan  Kâinatın  selleri  o  iki  havuza  girer,  durur.
          Kerametli Yirmidokuzuncu Söz'ün âhirindeki remizli nüktelerine havale
          ederek kısa kesiyoruz.

                 Ey  bu  Medrese-i  Yusufiyede  benim  Ders  arkadaşlarım!  Bu
          dehşetli  haps-i  ebedîden  kurtulmanın  kolayı,  çaresi;  bu  dünyevî
          hapsimizden  istifade  ederek  elimiz  mecburiyetle  yetişmeyen  çok
          günahlardan  kurtulduğumuzla  beraber,  eski  günahlardan  Tövbe  edib
          Farzlarımızı eda ederek herbir saat bu hapisteki ömrümüzü bir gün ib-
          adet hükmüne getirmekle o ebedî hapisten necatımız ve o nurani Cen-
          net'e girmemiz için en iyi bir fırsattır. Bu fırsatı kaçırırsak, dünyamız
                                                               ِ
                                                  ِ
          ağladığı gibi Âhiretimiz dahi ağlayacak. ۪ةرخۤلاْا۪و۪اينُّدلا۪رسخ   tokadını
                                                             َ َ
                                               َ َ
                                                      َ َ ْ
          yiyeceğiz.
   43   44   45   46   47   48   49   50   51   52   53