Page 50 - Risale-i Nur - Asa-yı Musa
P. 50

52                                                                                                                                          ASA-YI MUSA


                                     ِ
                       ٍ ِ
          büyüktür  ki,  ۪ةدحاو۪ ٍ سفنَكهلاا۪ مُكثعب۪ َلاو۪ مُكقْلخ۪ ام Âyetinin  sarahat-ı
                                                           ۪
                                               َ ْ ُ َ
                        َ
                                ْ َ
                                       ْ ُ ْ َ
                            َ
                                                          َ
          kat'iyyesi ile nev'-i beşerin Haşri ve Neşri, birtek nefsin İcadı kadar O
          Kudrete kolay gelir. Bu mana itibariyledir ki, darb-ı mesel hükmünde
          büyük musibetlere ve büyük maksadlara karşı, herkes "Allah büyüktür,
          Allah  büyüktür"  der..  kendine  teselli  ve  kuvvet  ve  Nokta-i  İstinad
          yapar.

                 Evet  nasılki  Dokuzuncu  Söz'de,  bu  Kelime  iki  arkadaşıyla
          bütün İbadatın fihristesi olan Namazın çekirdekleri ve hülâsaları ve
          içinde  ve  Tesbihatında  tekrar  ile  Namazın  manasını  takviye için
                             ۪بكَا ۪ ۪ للَّٰا  ۪ ۞ ۪  ِ ِ  ۞ ۪  ۪للّٰا۪ناحبس
                             ْ
                                        ۪ للّٰ۪دمحْلَا
                             َ     ُ ه   ه ُ ْ َ    ه َ َ ْ ُ
          üç muazzam Hakikatlara ve İnsanın Kâinatta gördüğü medar-ı hay-
          ret, medar-ı şükran ve medar-ı azamet ve kibriya, acib ve güzel ve
          büyük, pekçok fevkalâde şeylerden aldığı hayret ve lezzet ve heybet-
          ten neş'et eden suallerine pek kuvvetli cevab verdiği gibi, Onaltıncı
          Söz'ün âhirinde izah edilen şu: Nasıl bir nefer, Bayramda bir müşir
          ile beraber huzur-u padişaha girer; sair vakitte, zabitinin makamı ile
          onu tanır. Aynen öyle de; her adam haccda bir derece Veliler gibi

          Cenab-ı Hakk'ı ي   مَلاعْلا۪بر۪و ۪۪ ۪ ِ ضرَ ْ لاا۪بر Ünvanı ile tanımağa başlar.
                                 ُّ َ َ
                             َ
                                             ُّ َ
                                         ْ

             Ve o Kibriya Mertebeleri Kalbine açıldıkça, Ruhunu istila eden
          mükerrer  ve  hararetli  hayret  suallerine  yine  ۪بكَا ۪ ۪ للَّٰا  tekrarıyla
                                                         ْ
                                                        َ     ُ ه
          umumuna cevab verdiği misillü; Onüçüncü Lem'a'nın âhirinde izahı
          bulunan  ki,  şeytanların  en  ehemmiyetli  desiselerini  köküyle  kesip
                                    ْ
          cevab-ı kat'î veren yine  ۪بكَا ۪ ۪ للَّٰا olduğu gibi; bizim Âhiret hak-
                                   َ     ُ ه
          kındaki  sualimize  de  kısa  fakat  kuvvetli  cevab   verdiği   misillü,

              ِ ِ
              ۪
              للّٰ
               ۪ ۪ دمحْلَاCümlesi dahi Haşri ihtar edib ister. Bize der: "Manam
               ه
                 ُ ْ َ
          Âhiretsiz olmaz. Çünki, Ezelden Ebede kadar her kimden ve her kime
          karşı bütün hamd ve şükür Ona mahsustur, ifade ettiğimden, bütün
          Nimetlerin
   45   46   47   48   49   50   51   52   53   54   55