Page 66 - Risale-i Nur - Asa-yı Musa
P. 66

68                                                                                                                                         ASA-YI MUSA

          kere  tekrar  ile  o  bahisler  Kur'anda  okunur,  usanç  vermez,  ihtiyaç
          kesilmez. Meselâ:
                                    ِ
                                                           ِ
                                           ِ
                                ِ
                            …  ۪ تاحلاصلا۪اوُلمعو۪اونمۤا ۪ ۪ ني   ذَّلا ۪نا
                                                          َّ
                                                     َ َ
                                  َ
                                             َ َ
                                                 ُ
                                     َّ
                                                 ِ
                                ِ
                                           ِ
                      ادبَا ۪ اهيف    ۪ ۪ ني   دلاخ ۪رانََّلاْا۪اهتحت۪نم ۪ ي رجت ۪تانج۪مهَل
                                 َ
                                                     ْ َ
                                   ُ َ ْ
                     ً
                             َ
                         َٓ َ
                                          َ ْ َ ْ
                                                          َّ َ ْ ُ
             Âyetinin gösterdiği Müjde-i Saadet-i Ebediye Hakikatı, "Bîçare
          beşere her dakika kendini gösteren Hakikat-ı Mevtin; hem  İnsanı,
          hem  dünyasını,  hem  bütün  ahbabını  i'dam-ı  ebedîsinden  kurtarıp
          ebedî bir saltanatı kazandırır" dediğinden milyarlar defa tekrar edilse
          ve  Kâinat  kadar  ehemmiyet  verilse  yine  israf  olmaz,  kıymetten
          düşmez.  İşte  bu  çeşit  hadsiz  kıymetdar  mes'eleleri  Ders  veren  ve
          Kâinatı bir hane gibi değiştiren ve şeklini bozan dehşetli inkılabları
          tesis etmekte iknaa ve inandırmaya ve isbata çalışan Kur'an-ı Mu'ciz-
          ül Beyan elbette sarihan ve zımnen ve işareten binler defa o mes'e-
          lelere nazar-ı dikkati celbetmek; değil israf, belki ekmek, ilâç, hava
          ve ziya gibi birer hacet-i zaruriye hükmünde  İhsanını tazelendirir.
          Hem meselâ:
                                                                ِ
                                                          ِ
                                    ِ

                    ۪ ميلَا ۪باَذع۪مهَل ۪ ۪ ي   ملاَّظلَا ۪و ۞ ۪منهجِ۪ران َ  ۪ ۪   فِ ۪  ۪ ني رفاَكلا ۪نا
                                                               َّ ْ
                                                       َ
                                             َ َّ َ َ

                            َ ْ
                                 َ ُ

          gibi  tehdid  Âyetlerini  Kur'an  gayet  şiddetle  ve  hiddetle  ve  gayet
          kuvvet ve tekrarla zikretmesinin Hikmeti ise; -Risale-i Nur'da kat'î
          isbat edildiği gibi- beşerin küfrü, Kâinatın ve ekser mahlukatın huku-
          klarına öyle bir tecavüzdür ki, Semavatı ve Arzı kızdırıyor ve anasırı
          hiddete getirip tufanlarla o zalimleri tokatlıyor.
                ِ
                                                       ِ
                       ِ
                                                                     ِ
                                         ِ
                ۪ ظيغْلا۪نم۪زيمت۪داَكت َ  ۞ ۪  ۪روفت۪هِو ۪ ۪ اقي هش ۪اهَل۪اوعمس ۪ اهيف    ۪اوقْلا ۪ ۪ َٓاذا
                                                                    َ ُ
                                                  َ َ
                                    ُ ُ َ
                 ْ َ
                                            ً َ
                                                                ُ
                         ُ َّ َ َ ُ
                     َ
                                         َ
                                                      ُ
                                                           َ َ
          Âyetinin sarahatıyla o zalim münkirlere Cehennem öyle öfkeleniyor
          ki,  hiddetinden  parça  parça  olmak  ve  parçalanmak  derecesine  ge-
          liyor. İşte böyle bir cinayet-i âmmeye ve hadsiz bir tecavüze karşı
          beşerin küçüklük ve ehemmiyetsizliği noktasında değil, belki zali-
          mane cinayetinin azametine ve kâfirane tecavüzünün dehşetine karşı
          Sultan-ı  Kâinat  kendi  raiyetinin  hukukunun  ehemmiyetini  ve  o
          münkirlerin küfür ve zulmündeki nihayetsiz çirkinliğini göstermek
          Hikmetiyle Fermanında gayet hiddet ve şiddetle o cinayeti ve ceza-
          sını değil bin defa, belki milyonlar ve milyarlar ile tekrar etse, yine
          israf
   61   62   63   64   65   66   67   68   69   70   71