Page 154 - Risale-i Nur - Sikke-i Tasdik-i Gaybi
P. 154
156 SİKKE-İ TASDÎK-I GAYBÎ
meşhur Rumî tarihiyle iki sene fark var. İşte -Hazret-i Gavs'ın dediği gibi-
bu fakir, tarih-i arabî ile bin üçyüz ellibirde, Şeâir-i İslâm içinde mühim
tahavvülât zamanında bütün kuvvetimle Şeairin muhafazasına Hizmetle
mükellef olduğum halde, o mânevî herc ü mercdeki fırtınalar bizi sarsmadı.
Hem اًبِرغ م Kelimesi, âhirdeki tenvin ile beraber bin ikiyüz
َ ْ
doksaniki eder ki, bu fakirin dünyaya gelmesinden bir sene evvel; veyahut
بِ
ا
ر
ً
rahm-ı maderdeki tarihe işaretle beraber غم ناَك bin üçyüz ondört eder.
ْ َ َ
Bin üçyüz ondört senelerinde mevzu-u bahis olan Müridi, mühim vartadan
kurtulmasına Gavs (R.A.) işaret ediyor, Onun imdadına yetiştim diyor.
Hayatta olan eski Talebelerim biliyorlar ki, bin üçyüz ondört, bin üçyüz
onbeş - onaltı senelerinde, Van kal'ası ki, iki minare yüksekliğinde Sırf dağ
gibi bir taştan ibarettir, eskiden kalma oda gibi bir in kapısına gidiyorduk.
Ayağımdan kunduralar kaydı, iki ayağım birden kaydı. Tehlike yüzde yüz...
Başkaca nokta-i istinad kalmadığı halde, büyük bir istinada basmış gibi üç
metrelik bir kavisle o mağaranın kapısına atılmışım. Hem ben, hem
beraberimdeki orada hazır arkadaşlarım, ecel gelmediği için Sırf bir Hıfz-ı
İlâhî, hârika bir İmdad-ı Gaybî telâkki ettik.
İşte Hazret-i Gavs, mâdem bu Kasidesinde sergüzeşt-i hayatımın
mühim noktalarına işaret ediyor; elbette bu acib ve en tehlikeli bir
sergüzeşt-i hayatıma şu Cümlesiyle işaret ediyor denilebilir.
E l h â s ı l : Hazret-i Gavs'ın mezkûr Kelimatları, bu fakirin tarih-i
hayatımda geçen en mühim noktaları mânasiyle ifade ettikleri gibi; hesab-ı
ebced makamiyle mühim noktaların tarih-i vukularına Tevafukları, elbette
tesadüfî ve tesadüf işi olamaz. Sair işârâtın kuvvet-i katiyyeti, tesadüfü
muhal derecesine getirmiştir. Mâdem bu beş satır Kasidesi, bir
Keramettir; Keramet ise Mu’cize gibi Cenâb-ı Hak tarafındandır,
intak-ı bilhak nev'indendir, daha beyan etmediğimiz çok Esrarı
hâvidir, ihtiyar-ı beşer yetişemez.
.............................................................................................................
Said Nursî