Page 190 - Risale-i Nur - Sikke-i Tasdik-i Gaybi
P. 190
192 SİKKE-İ TASDÎK-I GAYBÎ
tecrübeler ile ondan sekizine o Dâvayı kazandıran bir Dâva vekili bulunsa,
elbette Aklı başında her adam, o Dâvayı kazandıran öyle bir Dâva vekilini
Vazifeye sevkedecek olan bir Hizmete her hâdisenin fevkınde ehemmiyet
vermeğe mükelleftir. İşte o Dâva vekilinin bu asırda birisi belki birincisi
Kur'an-ı Mu'ciz-ül-Beyanın İ’caz-ı Mânevîsinden süzülen ve çıkan ve
tevellüd eden Risale-i Nur olduğunu binler Onun ile o Dâvayı kazananlar
şahiddir.
Evet, bu küre-i arza me'muriyetle gönderilen her insan,
burada misafir ve fâni olduğu ve mahiyeti bir Hayat-ı Bâkiyeye
müteveccih bulunduğu kat'iyyen tahakkuk etmiştir. O her insan, bu
zamanda Hayat-ı Ebediyesini kurtaracak olan istinad noktaları
sarsıldığından bu dünyasını ve içinde bütün alâkadar ahbabını ebedî
terketmekle beraber, bu dünyadan binler derece daha mükemmel bir
bâkî mülkü de kaybetmek veya kazanmak dâvası başına açılmış. Eğer
Îman vesikası olmazsa ve Berâtı ve Senedi olan Îtikadı sağlam bir
surette elde etmezse, o Dâvayı kaybeder. Acaba bu kaybettiği şey'in
yerini hangi şey doldurabilir?
İşte bu Hakikata binaen, benim ve Kardeşlerimin her-
birimizin yüz derece Aklı ve Fikri ziyadeleşse, bu muazzam Vazife-i
Kudsiyenin Hizmetine ancak kâfi gelebilir. Sair mes'elelere bakmak,
bize fuzulî ve mâlâyâni olur. Yalnız bu kadar var ki, Risale-i Nur
Şâkirdlerinin bir kısmı öteki dâvalar içinde bulunduğu ve lüzumsuz ve
sebepsiz bâzan bize akılsızların tecavüzleri ve taarruzları zamanında
zaruret derecesinde, istemeyerek muvakkaten bakmışız. Hem bu hakikî ve
pek büyük Dâvanın haricindeki Dâvalara ve boğuşmalara alâkadarane
fikren ve kalben karışmak zararlıdır. Çünki böyle geniş ve siyasî ve
heyecan veren dairelere dikkat eden ve onlarla meşgul olan bir adam, kısa
bir daire içinde Vazifedar olduğu ehemmiyetli Hizmetlerinden geri kalır
veya şevki kırılır. Hem o geniş ve câzibedar siyaset ve boğuşma
dairelerine dikkat eden, bâzan kapılır; Vazifesini yapamadığı gibi,
Selâmet-i Kalbini ve Hüsn-ü Niyetini ve İstikamet-i Fikrini ve
Hizmetindeki İhlâsı kaybetmese de o ittiham altında kalabilir. Hattâ
mahkemede bana bu noktadan hücum ettikleri zaman dedim: "Güneş gibi
Hakikat-ı Îmaniye ve Kur'aniye, yerdeki muvakkat ışıkların cazibe-
sine tâbi' ve âlet olmadığı gibi, o Hakikatı cidden tanıyan,