Page 25 - Risale-i Nur - Sikke-i Tasdik-i Gaybi
P. 25

PARLAK FIKRALAR ve GÜZEL MEKTUBLAR                                               27


           gösteriyor  ki,  Risale-i  Nur  Şâkirdleri,  bir  cesedin  âzaları  gibidirler  ki,
           Risale-i Nura gelen hâdiseyi, bir cesedin âzaları gibi hissediyorlar.

                  Hem Risale-i Nur Şakirdlerinden Bekire o musibet gününden bir
           gün evvel biri demiş: "Üstadın seni çağırıyor!" Bir Hiss-i Kablelvuku' ile
           ikinci  gün  Üstadının  başına  gelen  ve  Rahmet-i  İlâhiyye  ile  hafif  geçen
           müdhiş musibeti, düşmanların plânları derecesinde büyük, ağır hissetmiş
           tarzında, ağlayarak gayet korkaklık ve halecan ile koşup geldi. O halecan
           ve  ağlamasına  hiç  sebeb-i  zâhirî  yokken,  yine  heyecanını,  ağlamasını
           teskin  edemiyordu.  Demek  Risale-i  Nura  gelen  musibet,  Şâkirdlerini
           Kerametkârâne îkaz ediyordu.

                  Hem  musibetin  aynı  gününde  Üstadımız  gezmekten  dönerken,  -
           Husrev  ve  Mehmedin  ihbariyle-  birdenbire  sebepsiz  ehl-i  dünyaya  karşı
           hiddete başlamış. Yirmibeş sene evvel Divan-ı Harb-i Orfîde kendi idam
           kararını  beklerken,  sebepsiz,  kalbsiz,  rütbeli  iki  adam,  mahpus  olduğu
           koğuşa tahkir için geldikleri zaman gayet acib bir surette söylediği o hale
           mahsus meşhur bir şetmi üç def'a zâlim ve garazkâr ehl-i dünyaya karşı
           sarfediyor. "Benden ne istiyorsunuz!" diye bağırarak tekrar ediyor. Sonra
           susuyor. Aynı dakikada zabıta, köşkü basmak için yedi-sekiz polis köşkün
           etrafına girdikleri zamana Tevafuk ediyor.

                  Medar-ı  İbret  Bir  Hâdise  :  Risale-i  Nur  Nâşirlerinin  tazyikı
           yüzünden  âmirlerinin  yanında  yüz  bulmak  niyetiyle  Risale-i  Nur  Nâşir-
           lerine  ilişenlerin  aks-i  maksadiyle  tokat  yediklerinin  yüz  hâdiseden  bir
           hadisesi şudur ki:

                  Sebepsiz, sırf bâzı garazkârların keyfi için Risale-i Nur Nâşirlerine
           bir  kulp  takıp  mahkemelerde  süründürmek  ve  belki  mahvetmek  için
           sureten  kendini  dost  gösterip  gayet  hainane  bir  riyakârlıkla  dairemize
           sokulup, bir takım yalanlarla âmirlerini iğfal edip Risale-i Nur Nâşirlerine
           müdhiş  darbe  gelmesine  vesile  olan  bir  adam,  teveccüh  ve  makam
           kazanmak değil, bilâkis öyle bir tokat yedi ki, dünyada kaldıkça  vicdanı
           varsa  vicdan  azabı  çektirecek.  Hem  o  kolay  Vazifesinden  müşkil  bir
           Vazifeye  tahvil  ettiler  ve  hem  de  ona  yalancı  nazariyle  baktılar.  Ve  hem
           nefret-i âmmeyi  kazandı.  Ve  hem  taharri  hâdisesinden  iki gün sonra bir
   20   21   22   23   24   25   26   27   28   29   30