Page 237 - Risale-i Nur - Mesnevi-i Nuriye
P. 237
240 MESNEVÎ-Î NURİYE
olan Nimetlerdir. Umumiyet kemal-i ehemmiyete delil olduğu gibi,
devam da ulviyet ve kıymete delalet eder.
İ'lem Eyyühel-Aziz! Kur'an-ı Mu'ciz-ül Beyan'ın bazı
Âyetlerinin tekrarını iktiza eden Hikmetler, bazı Ezkâr ve Duaların da
tekrarını iktiza eder. Zira Kur'an, Hakikat ve Şeriat, Hikmet ve Marifet
Kitabı olduğu gibi; Zikir, Dua ve Davetin de Kitabıdır. Duada tekrar,
Zikirde tezkâr, Davette te'kid lâzımdır.
İ'lem Eyyühel-Aziz! Kur'anın yüksek meziyetlerinden biri de
şudur ki: Kesrete aid bahislerden sonra Vahdet tezkirelerini yazıyor.
Tafsilden sonra icmal yapıyor. Cüz'iyatın bahislerinden sonra
Rububiyet-i Mutlakanın Düsturlarını, Sıfat-ı Kemaliyenin Namuslarını
Fezlekeler ile Zikrediyor. Bu gibi Fezlekelerin, Âyetlerin sonundaki
faideleri, Âyetlerin ortalarında zikredilen mukaddemelere neticeler
hükmündedirler. Veya illet olurlar; tâ ki samiin fikri Âyetlerde
zikredilen cüz'iyat ile meşgul olup Uluhiyet-i Mutlaka mertebesinin
Azametini unutmasın ki, Ubudiyet-i Fikriyesine halel gelmesin.
İ'lem Eyyühel-Aziz! Velilerin Himmetleri, imdadları,
manevî fiilleriyle Feyiz vermeleri hâlî veya fiilî bir Duadır. Hâdi,
Mugis, Muin ancak Allah'tır. Fakat insanda öyle bir Latife, öyle
bir halet vardır ki, o Latife lisanıyla her ne sual edilirse, -velev ki
fâsık da olsun- Cenab-ı Hak o Latifeye hürmeten o matlubu yerine
getirir. O Latife pek uzaktan bana göründü ise de, teşhis edemedim.
İ'lem Eyyühel-Aziz! İlim ve Yakîn şümulüne dâhil olan ahval-i
maziye ile şek perdesi altında kalan ahval-i istikbaliye arasında şöyle
bir mukayese yap:
Silsile-i nesebin ortasında, bir dedenin yerinde kendini farzet,
otur. Sonra mevcudat-ı maziye kafilesine dâhil olan ecdadınla henüz
istikbal rahminde kalıp da peyderpey vücuda çıkan evlâd ve ahfadın
arasında bir tefavüt var mıdır? İyice bak! Evvelki kısım İlim ve İttikan
ile Sâni'in masnuu olduğu gibi, ikinci kısım da aynen o Sâni'in masnuu
olacaktır. Her iki kısım da, Sâni'in İlmi ve müşahedesi altındadır. Bu
itibarla, ecdadın iadeten İhyası, evlâdının İcadından daha garib değildir.
Belki daha ehvendir. İşte bu mukayeseden anlaşıldı ki: Vukuat-ı
maziye, Sâni'in bütün imkânat-ı istikbaliyeye Kadir olduğuna şehadet
eden bir takım Mu'cizelerdir.