Page 235 - Risale-i Nur - Mesnevi-i Nuriye
P. 235

238                                                                                             MESNEVÎ-Î NURİYE

           kendi cirmi kadar ve bir vecihle delalet eder. Amma Nakkaş-ı Ezelî'ye
           pek çok vücuhla delalet eder. Ve kendisine Tecelli eden Esmadan uzun
           bir Kasideyi inşad eder. Kavaid-i mukarreredendir ki: "Mana-yı Harfî,
           kasdî  hükümlere  mahkûm-u  aleyh  olamaz.  Ve  o  Mana-yı  Harfînin
           inceliklerine tedkikat yapılamaz. Fakat mana-yı ismî, sadık, kâzib her
           hükme  mahal  olur."  Bu  Sırra  binaendir  ki  mana-yı  ismî  ile  Kâinata
           bakan  felasifenin  kitablarında  Kâinata  aid  hükümler,  Nefs-ül  Emirde
           örümceğin nescinden zaîf ise de, zahire göre daha muhkem görünüyor.
                  Ehl-i Kelâm, felsefî mes'elelerde ve ulûm-u kevniyeye Mana-yı
           Harfiyle,  istidlal  için  tebaî  bir  nazar  ile  bakıyor.  Hattâ  şemsin  sirac
           olması, arzın beşik, cibalin evtad olması, Ehl-i Kelâmın müddealarını
           isbata kâfidir. Hattâ Ehl-i Kelâmın re'yleri, hiss-i umumîye ve tearüf-ü
           âmme  mutabık  olduktan  sonra,  vakıa  mutabık  olmasa  bile  onların
           müddeasına  zarar  vermez  ve  tekzibe  de  müstehak  olmazlar.  Bunun
           içindir  ki,  Ehl-i  Kelâmın  re'yleri  mesail-i  felsefiyede  edna  ve  zaîf
           görünür. Amma esail-i İlahiyede demirden daha metindir.

                  İ'lem   Eyyühel-Aziz!     Cenab-ı    Hakk'ın    günahkârları
           afvetmesi  Fazldır,  tazib  etmesi  Adldir.  Evet  zehiri  içen  adam,
           Âdetullaha  nazaran  hastalığa,  ölüme  kesb-i  istihkak  eder.  Sonra
           hasta olursa, adldir. Çünki cezasını çeker. Hasta olmadığı takdirde,
           Allah'ın  Fazlına mazhar  olur.  Masiyet  ile  azab  arasında kavî  bir
           münasebet vardır. Hattâ ehl-i itizal, masiyet hakkında, doğru yoldan
           udûl ile masiyeti, şerri Allah'a isnad etmedikleri gibi, masiyet üzerine
           tazibin de vâcib olduğuna zehab etmişlerdir. Şerrin azabı istilzam ettiği,
           Rahmet-i  İlahiyeye  münafî  değildir.  Çünki  şer,  Nizam-ı  Âlemin
           kanununa muhaliftir.
                  İ'lem  Eyyühel-Aziz!  İnsan  nisyandan  alındığı  için,  nisyana
           mübteladır.  Nisyanın  en  kötüsü  de  nefsin  unutulmasıdır.  Fakat
           Hizmet, Sa'y, Tefekkür zamanlarında nefsin unutulması, yani nefse
           bir iş verilmemesi dalalettir. Hizmetler görüldükten sonra neticede,
           mükâfat  zamanlarında  nefsin  unutulması  Kemaldir.  Bu  itibarla
           ehl-i  dalal  ile  Ehl-i  Kemal,  nisyan  ve  tezekkürde  müteakistirler.
           Evet dâll olan kimse, bir iş ve bir İbadet teklifinde başını havaya
           kaldırarak firavunlaşır. Lâkin mükâfatın, menfaatın tevziinde bir
           zerreyi  bile  terketmez.  Amma  nefsini  unutan  Ehl-i  Kemal  Sa'y,
           Tefekkür, Sülûk
   230   231   232   233   234   235   236   237   238   239   240