Page 236 - Risale-i Nur - Mesnevi-i Nuriye
P. 236
ŞU’LE 239
zamanlarında herşeyden evvel nefsini ileri sürüyor; fakat neticelerde,
faidelerde, menfaatlerde nefsini unutmakla en geriye bırakıyor.
İ'lem Eyyühel-Aziz! Mü'minler İbadetlerinde, Dualarında
birbirine dayanarak Cemaatle kıldıkları Namaz ve sair İbadetlerinde
büyük bir Sır vardır ki; her bir ferd, kendi İbadetinden kazandığı
miktardan pek fazla bir Sevab Cemaatten kazanıyor. Ve her bir ferd
ötekilere Duacı olur, Şefaatçi olur, tezkiyeci olur, bilhassa Peygamber
Aleyhissalâtü Vesselâma... Ve keza her bir ferd arkadaşlarının
saadetinden zevk alır ve Hallak-ı Kâinata Ubudiyet etmeye ve Saadet-i
Ebediyeye namzed olur.
İşte Mü'minler arasında, Cemaatler sayesinde husule gelen şu
ulvî, manevî Teavün ve birbirine yardımlaşmak ile hilafete haml,
emanete mazhar olmakla beraber mahlukat içerisinde mükerrem
ünvanını almıştır.
İ'lem Eyyühel-Aziz! Bir şeyden uzak olan bir kimse, yakın
olan adam kadar o şeyi göremez. Ne kadar zeki olursa olsun, o şeyin
ahvali hakkında ihtilafları olduğu zaman yakın olanın sözü muteberdir.
Binaenaleyh Avrupa feylesofları maddiyatta şiddet-i tevaggulden
dolayı İman, İslâm ve Kur'anın Hakaikından pek uzak mesafelerde
kalmışlardır. Onların en büyüğü, yakından Hakaik-i İslâmiyeye vukufu
olan âmi bir adam gibi de değildir. Ben böyle gördüm, Nefs-ül Emir de
benim gördüğümü tasdik eder. Binaenaleyh şimşek, buhar gibi fennî
mes'eleleri keşfeden feylesoflar, Hakkın Esrarını, Kur'an Nurlarını da
keşfedebilirler diyemezsin. Zira onun aklı gözündedir. Göz ise, Kalb ve
Ruhun gördüklerini göremez. Çünki Kalblerinde can kalmamıştır.
Gaflet o Kalbleri tabiat bataklığında çürütmüştür.
İ'lem Eyyühel-Aziz! Sem', basar, hava, su gibi umumî Nimetler
daha ehemmiyetli, daha kıymetli olduklarına nazaran, hususî şahsî
Nimetlerden kat kat fazla şükre istihkak ve liyakatları vardır.
Binaenaleyh o gibi umumî Nimetlere karşı nankörlük edip
şükran etmemek, en büyük küfran-ı nimet sayılır. Hal bu merkezde
iken, bazı insanlar şahıslarına aid hususî Nimetlere karşı Allah'a
şükrederlerse de, şu umumî Nimetler onlara şümulü yokmuş gibi
fikirlerine bile gelmiyor. Halbuki en büyük Nimet, âmm ve daimî