Page 234 - Risale-i Nur - Mesnevi-i Nuriye
P. 234

ŞU’LE                                                                                                                        237

          hevesine muhalif olan kısım, muvafık olan kısımdan daha çoktur. Eğer
          heva sahibi, bu esbab-ı zahiriyeyi görüp Müsebbib-ül Esbab'dan gaflet
          etmese, itirazlarını tamamen Allah'a tevcih eder.

                 İ'lem Eyyühel-Aziz! Dualar üç kısımdır.

                 Birisi: İnsanın lisanıyla yaptığı Kavlî Dualardır. Savt ve sadâlı
          hayvanatın,  -meselâ-  acıktıkları  zaman  kendi  hususî  lisanlarıyla
          çıkardıkları sadâlar dahi Kavlî Dualardandır.
                 İkinci  Kısım:  Nebatat,  eşcarın  bilhassa  bahar  mevsiminde
          lisan-ı ihtiyaçla yaptıkları İhtiyacî Dualardır.
                 Üçüncüsü: Tahavvül,  tekemmül şe'ninde olan şeylerin,  lisan-ı
          istidad ile hissedilen İstidadî Dualarıdır. Evet her şey Cenab-ı Hakk'ı
          Tesbih ettiği gibi lisanıyla, ihtiyacıyla, istidadıyla dahi Allah'a Dua
          eder.

                 İ'lem  Eyyühel-Aziz!  Çekirdek  ağaç  olmazdan  evvel,  yumurta
          kuş olmazdan evvel, habbe başak vermezden evvel binlerce imkân ve
          ihtimaller içerisinde ve binlerce suret ve şekillere girmek kabiliyetinde
          iken; o eğri-büğrü ihtimaller, yollar içinden çekilip doğru ve müstakim
          müntec bir şekle, bir vaziyete sevkedilmelerinden anlaşılır ki, o tohum-
          lar,  evvelce  de  Allâm-ül  Guyub'un  Terbiye,  Tedvir,  Tedbiri  altında
          imişler.  Sanki  o  tohumların  her  birisi,  Kudret  Kitablarından  istinsah
          edilmiş  küçük  bir  tezkeredir.  Yahut  bir  fihristedir,  İlm-i  Ezelîden
          alınmıştır. Yahut Kader Kitablarından yazılmış bazı Düsturlardır.
                 İ'lem Eyyühel-Aziz! Mü'min olan Zât, Mana-yı Harfiyle, yani
          gayre bir hâdim ve bir âlet sıfatıyla Kâinata bakıyor. Kâfir ise, mana-yı
          ismiyle, yani müstakil bir "Ağa" nazarıyla Âleme bakıyor. Bu itibarla
          her  bir  masnuda,  iki  cihet  vardır.  Bir  ciheti,  kendi  zât  ve  sıfatından
          ibarettir.  Diğer  ciheti,  Sânia  ve  Esma-i  Hüsnadan  kendisine  olan
          Tecelliyata bakar.
                 İkinci cihetin dairesi daha geniş ve mealce daha kâmildir. Zira,
          bir  harf  kendi  Zâtına  bir  harf  miktarı  -o  da  bir  vecihle-  delalet  eder.
          Kâtibine  çok  vecihler  ile  delalet  eder.  Ve  kâtibini,  bakanlara  tarif  ve
          tavsif eder.

                 Kezalik Kudret-i Ezelî Kitabından olan bir masnu, kendi nefsine
   229   230   231   232   233   234   235   236   237   238   239