Page 153 - Risale-i Nur - Şualar
P. 153

7.  ŞUÂ  - ÂYET-ÜL - KÜBRÂ                                                                                               155


           öyle bir Kibriya ve Azameti  var ki: Hiçbir  yerde, hiçbir şeyde, hiçbir
           cihetle, hiçbir şirkin hiçbir imkânını, hiçbir ihtimalini bırakmıyor.. kö-
           küyle  kesiyor.  Madem  böyle  bir  Kibriya  ve  Azamet-i  Kudret  var  ve
           madem o Kibriya nihayet Kemaldedir ve ihata ediyor. Elbette o Kudrete
           acz  veya  ihtiyaç  ve  o  Kibriyaya  kusur  ve  o  Kemale  noksaniyet  ve  o
           ihataya kayd ve o nihayetsizliğe nihayet veren bir şirke meydan vermesi
           ve müsaade etmesi, hiçbir vecihle mümkün değildir. Fıtratını bozmayan
           hiçbir Akıl kabul etmez.

               İşte şirk, Kibriyaya dokunması ve Celalin İzzetine dokundurması ve
           Azametine  ilişmesi  cihetiyle  öyle  bir  cinayettir  ki;  hiç  kabil-i  afv
           olmadığını ,     Kur'an - ı  Mu'ciz - ül  Beyan     azîm     tehdid     ile
                  ِ
                                                           ِ
                                               ِ
                              ِ
                 ٌكلذٌنودٌامٌرفغيو  ۪ ِ  ٌ ٌ هب ٌ  ٌ َ كريٌُ ٌ نَاٌرفغ َ ه ْ  ٌ يٌَلٌ َ ٌ للّاٌ ٌ نا    ferman ediyor.
                                                         َّ ٰ
                                       َ
                 َ ٰ َ ه َ ه ْ َ َ
                                           ْ ْ ه

               İKİNCİ  HAKİKAT:  Kâinatta  tasarrufları  görünen  Ef'al-i
           Rabbaniyenin ıtlak ve ihata ve nihayetsiz bir surette zuhurlarıdır.
           Ve  o  fiilleri  takyid  ve  tahdid  eden,  yalnız  Hikmet  ve  İradedir  ve
           mazharların kabiliyetleridir. Ve serseri tesadüf ve şuursuz tabiat ve kör
           kuvvet  ve  camid  esbab  ve  kayıdsız  ve  her  yere  dağılan  ve  karıştıran
           unsurlar,  o  gayet  mizanlı  ve  hikmetli  ve  basîrane  ve  hayatdarane  ve
           muntazam ve muhkem olan fiillere karışamazlar, belki Fâil-i Zülcelal'in
           Emriyle  ve  İradesiyle  ve  Kuvvetiyle  zahirî  bir  Perde-i  Kudret  olarak
           istimal olunuyorlar.

               Hadsiz misallerinden üç  misali: Sure-i  NAHL'in bir sahifesinde
           birbirine muttasıl üç Âyetin işaret ettikleri üç fiilin hadsiz Nüktelerinden
           üç Nüktesini beyan ederiz.

               Birincisi:
                                           ِ
                       ِ
                                               ۪ ِ
                  ِ
                                   ِ
                                      ِ
                                                     ِ
            ةيٰ ْ لاٌِرخٰاٌ ٰلاٌ… اًتويبٌ ٌ لابجْلاٌنم ٌ ىذخَّتا ٌنَاٌِلح ٌ نلاٌ ٌَ لا ِ  ٌ ٌ كبر ٌحو  ٌ و ٌ ٌ َا
                                                           َّ
                                                                  َ ُّ
                                          َ
                                                                        ٰ َ
                                                                            َ ْ
                                                         ْ
                                    َ
                               ه ه
            َ
           Evet balarısı fıtratça ve vazifece öyle bir Mu'cize-i Kudrettir ki; koca
           Sure-i  Nahl,  onun  ismiyle  tesmiye  edilmiş.  Çünki  o  küçücük  bal
           makinesinin  zerrecik  başında,  onun  ehemmiyetli  vazifesinin
           mükemmel  proğramını  yazmak  ve  küçücük  karnında  taamların  en
           tatlısını  koymak  ve  pişirmek  ve  süngücüğünde  Zîhayat  a'zaları  tahrib
           etmek   ve   öldürmek   hâsiyetinde    bulunan    zehiri    o    uzuvcuğuna
   148   149   150   151   152   153   154   155   156   157   158