Page 156 - Risale-i Nur - Şualar
P. 156
158 ŞUÂLAR
Kudrete hiçbir şey ağır gelmez. Ve o Kudrete nisbeten, yıldızlar zerreler
kadar ve en büyük en küçük kadar ve efradı hadsiz bir nevi, birtek ferd
kadar ve azametli ve muhit bir küll, has ve az bir cüz' kadar ve koca
zeminin İhyası ve diriltilmesi, bir ağaç kadar ve dağ gibi bir ağacın
İnşası, tırnak gibi bir çekirdek kadar kolay ve rahatça ve sühuletli olmak
gerektir. Tâ ki, gözümüzün önünde yapılan bu işleri yapabilsin.
İşte bu Mertebe-i Tevhidin ve bu üçüncü Hakikatın ve Kelime-i
Tevhidin bu ehemmiyetli Sırrını, yani en büyük bir küll, en küçük bir
cüz'î gibi olması ve en çok ve en az farkı bulunmaması; hem bu hayretli
Hikmetini ve bu azametli Tılsımını ve tavr-ı Aklın haricindeki bu
Muammasını ve İslâmiyetin en mühim Esasını ve İmanın en derin bir
medarını ve Tevhidin en büyük bir temelini beyan ve hall ve keşf ve
isbat etmekle Kur'anın Tılsımı açılır ve Hilkat-ı Kâinatın en gizli ve
bilinmez ve felsefeyi idrakinden âciz bırakan muamması bilinir. Hâlık-ı
Rahîmime yüzbin defa Risalet-ün Nur'un Hurufatı adedince şükr ve
hamdolsun ki, Risalet-ün Nur bu acib Tılsımı ve bu garib Muammayı
hall ve keşf ve isbat etmiş. Ve bilhassa Yirminci Mektub'un âhirlerinde
ٍ ۪
ٌ
ي
ر
ٌدق ٌ ٌ ء َ شٌَلهك ٌ ِ ٌٰ لٰع ٌوهٌو bahsinde ve Haşre dair Yirmidokuzuncu Söz'ün
َ
ِّ
َ
َ ه َ
ْ
"Fâil muktedirdir" bahsinde, Yirmidokuzuncu Lem'a-i Arabiye'nin
ٌ بْكَا ٌ ٌ للَّا mertebelerinden Kudret-i İlahiyenin isbatında, kat'î Bürhan-
ه َ ه ٰ
larla -iki kerre iki dört eder derecesinde- isbat edilmiş.
Onun için, izahı onlara havale etmekle beraber, bir fihriste hükmün-
de bu Sırrı açan esasları ve delilleri icmalen beyan ve onüç basamak
olarak Onüç Sırra işaret etmek istedim. Birinci ve ikinci Sırları
yazdım. Fakat maatteessüf hem maddî, hem manevî iki kuvvetli mani',
beni şimdilik mütebâkisinden vazgeçirdiler.
B i r i n c i S ı r : Bir şey zâtî olsa, onun zıddı o Zâta ârız olamaz.
Çünki içtima-üz zıddeyn olur, o da muhaldir. İşte bu Sırra binaen,
madem Kudret-i İlahiye zâtiyedir ve Zât-ı Akdes'in Lâzım-ı Zarurîsidir.
Elbette o Kudretin zıddı olan acz, o Zât-ı Kadir'e ârız