Page 227 - Risale-i Nur - Şualar
P. 227
11. ŞUÂ – MEYVE RİSALESİ 229
Âyetinin Sarahat-ı Kat'iyyesiyle: İnsan, en ziyade ünsiyet ettiği ve
dünyada nümunesini tatmış olduğu cismanî lezzetleri Cennet'e lâyık bir
tarzda görecek, tadacak. Ve lisan, göz ve kulak gibi a'zaların ettikleri
hâlis şükürler ve hususî İbadetlerin mükâfatları, o uzuvlara mahsus
cismanî lezzetler ile verilecektir. Kur'an-ı Mu'ciz-ül Beyan o derece
cismanî lezzetleri sarih bir surette beyan eder ki, başka teviller ile mana-
yı zahirîyi kabul etmemek, imkân haricindedir. İşte İman-ı Âhiretin
meyveleri ve neticeleri gösteriyorlar ki; nasılki a'za-yı insanîden mide-
nin Hakikatı ve ihtiyacatı, taamların vücuduna kat'î delalet eder; öyle
de: İnsanın Hakikatı ve Kemalâtı ve fıtrî ihtiyacatı ve ebedî arzuları ve
İman-ı Âhiretin mezkûr netice ve faidelerini isteyen Hakikatları ve
istidadları daha kat'î olarak Âhirete ve Cennet'e ve cismanî bâki
lezzetlere delalet ve tahakkuklarına şehadet ettiği gibi, bu Kâinatın
Hakikat-ı Kemalâtı ve manidar tekvinî Âyatı ve İnsaniyetin mezkûr
Hakikatlar ile alâkadar bütün Hakikatları, Dâr-ı Âhiretin Vücuduna ve
tahakkukuna ve Haşrin gelmesine ve Cennet ve Cehennem'in açılmasına
delalet ve şehadet ettiklerini, Risale-i Nur eczaları ve bilhassa Onuncu
ve Yirmisekizinci (İki Makamı), Yirmidokuzuncu Sözler ve Doku-
zuncu Şua ve Münacat Risaleleri hüccetlerle, parlak ve şübhe bırakmaz
bir tarzda isbat etmişler. Onlara havale ederek bu uzun kıssayı kısa
kesiyoruz. Cehennem'e dair Beyanat-ı Kur'aniye o kadar vâzıh ve
zahirdir ki başka izahata ihtiyaç bırakmamış. Yalnız bir-iki zaîf şübheyi
izale edecek iki-üç nükteyi, -tafsilini Risale-i Nur'a havale edib, gayet
kısa bir hülâsasını- beyan edeceğiz.
B i r i n c i N ü k t e : Cehennem fikri, geçmiş İman meyvelerinin
lezzetlerini korkusuyla kaçırmıyor. Çünki hadsiz Rahmet-i Rabbaniye o
korkan adama der: Bana gel, tövbe kapısıyla gir. Tâ Cehennem'in
Vücudu değil korkutmak, belki sana Cennet'in lezzetlerini tam bil-
dirsin ve senin ve hukuklarına tecavüz edilen hadsiz mahlukatın
intikamlarını alsın, sizi keyiflendirsin. Eğer sen dalalette boğulup
çıkamıyorsan yine Cehennem'in Vücudu, bin derece i'dam-ı ebedî-
den hayırlıdır ve kâfirlere de bir nevi merhamettir. Çünki insan
hattâ yavrulu hayvanat dahi, akrabasının ve evlâdının ve ahbabının
lezzetleriyle ve saadetleriyle lezzetlenir, bir cihette mes'ud olur. Şu
halde sen ey mülhid, dalaletin itibariyle ya i'dam-ı ebedî ile ademe
düşeceksin veya Cehennem'e gireceksin! Şerr-i mahz olan adem ise,