Page 240 - Risale-i Nur - Şualar
P. 240

242                                                                                                                                  ŞUÂLAR


          dönüyorlar.  Mütemadiyen  o  Esasları  Ders  vermeye  ve  isbat  etmeye
          çalışıyorlar. Onların Peygamberliklerine ve doğruluklarına şehadet eden
          bütün hüccetler ve deliller, o Esaslara bakıyorlar. Onların Hakkaniyet-
          lerine  kuvvet  veriyorlar.  O  Esaslar  ise,  İman-ı  Billah  ve  İman-ı
          Bil'Âhiret ve sair Rükünlere İmandır. Demek İmanın altı Rüknü birbir-
          lerinden  ayrılmaları  mümkün  değildir.  Herbirisi  umumunu  isbat  eder,
          ister, iktiza eder. O altı, öyle bir küll ve küllîdir ki, tecezzi kabul etmez
          ve inkısamı imkân haricindedir. Nasılki kökü göklerde Tûbâ ağacı gibi..
          herbir  dalı,  herbir  meyvesi,  herbir  yaprağı;  o  koca  ağacın  küllî,
          tükenmez hayatına dayanıyor. O kuvvetli ve güneş gibi zahir o hayatı
          inkâr edemeyen, birtek muttasıl  yaprağın  hayatını  inkâr edemez. Eğer
          etse;  o  ağaç,  dalları  ve  meyveleri  ve  yaprakları  sayısınca  o  münkiri
          tekzib  edecek,  susturacak.  Öyle  de  İman,  altı  Rükünleriyle  aynı
          vaziyettedir.

             Bu  makamın  başında,  altı  Nokta  ve  herbir  Nokta  dahi  beş  nükte
          olarak,  altı  Erkân-ı  İmaniyeyi  otuzaltı  Nüktede  beyan  etmek  niyet
          edilmişti.  Ve  baştaki  dehşetli  suale  izahat  ile  cevab  vermek  murad
          etmiştim.  Fakat  bazı  ârızalar  meydan  vermediler.  Tahmin  ederim  ki,
          Birinci  Nokta  kâfi  bir  mikyas  olmasından  daha  zekilere  ziyade  izaha
          ihtiyaç  kalmadı.  Ve  tam  anlaşıldı  ki;  bir  Müslüman  bir  Hakikat-ı
          İmaniyeyi inkâr etse, küfr-ü mutlaka düşer. Çünki başka dinlerin
          icmallerine  mukabil,  İslâmiyet'te  tam  izahat  verilmiş,  Rükünler
          birbiriyle  zincirlenmiş.  Muhammed  Aleyhissalâtü  Vesselâm'ı  tanı-
          mayan,  tasdik  etmeyen  bir  Müslüman,  Allah'ı  da  (Sıfâtıyla)  daha
          tanımaz ve Âhireti bilmez. Bir Müslümanın İmanı o kadar kuvvetli ve
          sarsılmaz hadsiz hüccetlere dayanıyor ki, inkârda hiçbir özür kalmıyor.
          Âdeta Akıl, kabulde mecbur oluyor.
                                                 ِ
             ÜÇÜNCÜ  NOKTA:  Bir  zaman  ٌ دمحْلَا  dedim.  Onun  hadsiz
                                                للّ
                                                ٌ
                                                ٰ
                                                   ه ْ َ
          geniş manasına mukabil gelecek bir Nimet aradım. Birden bu Cümle
          hatıra geldi:
                                  ِ ِ ِ
                                                                   ِ ِ
              ِ ِ
                                                       ِ ِ
                     ِ
            ٌ وٌهدوجوٌبوج ه ه  ٌ ٌ ٌ و  ٌ ٰ لٰع  ٌ وٌهتينادحو  ٌ ٌ  ٌ ٌ و ٌ ٰ لٰع  ِ ٌ للّاب ٌ ٌ نام  ٌ ي ۪  ٌ ْ لا ٌٰ لٰعٌللٌّدمحْلَا
                                    َّ َ َ
                                                   ٰ َ َ
                                َ َ
                                                                 َ ٰ ه ْ َ
            َ
                                                         َ
                                         ْ
                 ه ه
                     ِ
                                            ِ
                                                                    ِ ِ
                                        ِ
              ِ
                                                                        ِ
                ٌ دبَلْاٌلا ٌ َ  ٌ لزَلْاٌنم  ِ ِ ِ  ٌ َٓ ا ٌ هئ ٌ  ٌ مسَا ٌتايلجتٌددعب ٌادمحٌ ِ ِ ٌ هئَٓ امسَا ٌ وٌهتافص  ٌ ٌ  َ  ٌ ٰ لٰع
                       ِ
                                                ِ ِ
                                                                       َ
                                                              َ
                                                                  َ
               َ
                             َ
                                   َ
                                           َ ِّ َ َ َ َ
                        َ
                                                      ً ْ َ
                                                                ْ
                                     ْ

           Ben de baktım; tam mutabıktır. Şöyle ki:.............................................
   235   236   237   238   239   240   241   242   243   244   245