Page 257 - Risale-i Nur - Şualar
P. 257

11.  ŞUÂ – MEYVE   RİSALESİ                                                                                             259


           Kur'an  onları  himaye  için  büyük  tahşidat  yapar.  Doksandokuz  Esma-i
           İlahiyeyi  onların ellerine verir.  O  düşmanlara  karşı  Sebat  etmelerine çok
           şiddetli Emirler verir. Bu cevabdan, birden pek büyük bir Hakikatın ucu ve
           azametli, dehşetli bir mes'elenin Esası göründü. Şöyle ki:

              Nasılki  Cennet  bütün  Vücud  Âlemlerinin  mahsulâtını  taşıyor  ve
           dünyanın  yetiştirdiği  tohumları  bâkiyane  sünbüllendiriyor,  öyle  de;
           Cehennem dahi, hadsiz dehşetli adem ve hiçlik Âlemlerinin çok  elîm
           neticelerini  göstermek  için  o  adem  mahsulâtlarını  kavuruyor  ve  o
           dehşetli Cehennem fabrikası, sair Vazifeleri içinde, Âlem-i Vücud Kâi-
           natını Âlem-i adem pisliklerinden temizlettiriyor. Bu dehşetli mes'elenin
                                                 ِ
           şimdilik kapısını açmayacağız. ٌللّا ٌ َ ٰ  ٌ ءآَش ٌنا sonra izah edilecek.
                                                ْ َ
                                        ه
              Hem  Meleklere  İman  meyvesinden  bir  cüz'ü  ve  Münker  ve  Nekir'e
           aid bir nümunesi şudur: Herkes gibi ben dahi muhakkak gireceğim diye
           mezarıma  hayalen  girdim.  Ve  kabirde  yalnız,  kimsesiz,  karanlık,
           soğuk, dar bir haps-i münferidde bir tecrid-i mutlak içindeki tevahhuş
           ve me'yusiyetten tedehhüş ederken, birden Münker ve Nekir taifesin-
           den iki mübarek Arkadaş çıkıp geldiler. Benimle münazaraya başla-
           dılar.  Kalbim  ve  kabrim  genişlediler,  nurlandılar,  hararetlendiler;
           Âlem-i  Ervaha  pencereler  açıldı.  Ben  de  şimdi  hayalen  ve  istikbalde
           Hakikaten göreceğim o vaziyete bütün canımla sevindim ve şükrettim.
           Sarf  ve  Nahiv  İlmini  okuyan bir Medrese Talebesinin vefat edib, kabirde
           Münker ve Nekir'in: ٌكبرٌنم = "Senin Rabbin kimdir?" diye suallerine
                               َ ُّ َ ْ َ

           karşı, kendini Medresede zannedib Nahiv İlmi ile cevab vererek: ٌنم müb-
                                                                        ْ َ

           tedadır .ٌكبر onun  haberidir;  müşkül bir mes'eleyi benden sorunuz, bu ko-
                   َ ُّ َ
           laydır."  diyerek,  hem  o  Melaikeleri,  hem  hazır  Ruhları,  hem  o  vakıayı
           müşahede  eden  orada  bulunan  bir  Keşf-el  Kubur  Velisini  güldürdü  ve
           Rahmet-i  İlahiyeyi  tebessüme  getirdi;  azabdan  kurtulduğu  gibi,  Risale-i
           Nur'un  bir  Şehid  Kahramanı  olan  merhum  Hâfız  Ali,  hapiste  Meyve
           Risalesi'ni Kemal-i Aşkla yazarken ve okurken vefat edib kabirde Melaike-
           i Suale mahkemedeki gibi Meyve Hakikatları ile cevab verdiği misillü; ben
           de ve Risale-i Nur Şakirdleri de, o suallere karşı Risale-i Nur'un parlak ve
           kuvvetli hüccetleriyle istikbalde hakikaten ve şimdi manen cevab verip on-
                                                                ِ
                                                         ا
           ları tasdike ve tahsine ve tebrike sevkedecekler  ٌءآَش ٌنا.
                                                       ٌ
                                                       للّ
                                                               ْ َ
                                                          َ ٰ
                                                       ه

              Hem   Meleklere   İmanın    Saadet-i Dünyeviyeye    medar   cüz'î   bir
   252   253   254   255   256   257   258   259   260   261   262