Page 259 - Risale-i Nur - Şualar
P. 259

11.  ŞUÂ – MEYVE   RİSALESİ                                                                                             261


           âhirinde  güzel  bir  temsil  ile,  iki  adamın  şahane  bir  sarayın  bahçesine
           girmesiyle, bir küllî meyvesi beyan edilmiş.. Hattâ ben kendi hayatımda
           binler tecrübelerimle gördüm ve bildim ki; Kadere İman olmazsa hayat-
           ı dünyeviye Saadeti mahvolur. Elîm musibetlerde, ne vakit Kadere İman
           cihetine bakardım; musibet gayet hafifleşiyor görüyordum. Ve Kadere
           İman etmeyen nasıl yaşayabilir diye hayret ederdim.

              Melaikeye  İman  Rüknünün  küllî  meyvelerinden  birisine,
           Yirmiikinci  Söz'ün  İkinci  Makam'ında  şöyle  işaret  edilmiş  ki;  Azrail
           Aleyhisselâm  Cenab-ı  Hakk'a  Münacat  edib  demiş:  "Kabz-ı  Ervah
           Vazifesinde senin İbadın benden küsecekler, şekva edecekler." Ona
           cevaben denilmiş: "Senin Vazifene hastalıkları ve musibetleri perde
           yapacağım;  tâ  İbadımın  şekvaları  onlara  gitsin,  sana  gelmesin."
           Aynen bu perdeler gibi Azrail Aleyhisselâm'ın Vazifesi de bir perdedir.
           Tâ haksız şekvalar Cenab-ı Hakk'a gitmesin. Çünki ölümdeki Hikmet ve
           Rahmet ve güzellik ve maslahat cihetini herkes göremez. Zahire bakıp
           itiraz  eder,  şekvaya  başlar.  İşte  bu  haksız  şekvalar  Rahîm-i  Mutlak'a
           gitmemek Hikmetiyle Azrail Aleyhisselâm perde olmuş. Aynen bunun
           gibi bütün Meleklerin, belki bütün esbab-ı zahiriyenin Vazifeleri, İzzet-i
           Rububiyetin  perdeleridir.  Tâ  güzellikleri  görünmeyen  ve  Hikmetleri
           bilinmeyen  şeylerde  Kudret-i  İlahiyenin  İzzeti  ve  Kudsiyeti  ve
           Rahmetinin ihatası muhafaza edilsin, itiraza hedef olmasın ve hasis ve
           ehemmiyetsiz  ve  merhametsiz  şeyler  ile  Kudretin  mübaşereti  -nazar-ı
           zahirîde-  görünmesin.  Yoksa  hiçbir  sebebin  hakikî  tesiri  ve  icada  hiç
           kabiliyeti  olmadığını,  her  şeyde  Tevhid  Sikkeleri  kat'î  gösterdiğini,
           Risale-i Nur hadsiz delilleriyle isbat etmiş. Halketmek, İcad etmek Ona
           mahsustur.  Esbab,  yalnız  bir  perdedir.  Melaike  gibi  Zîşuur  olanların,
           yalnız  cüz-i  ihtiyarıyla  cüz'î,  icadsız,  kesb  denilen  bir  nevi  Hizmet-i
           Fıtriye ve amelî bir nevi Ubudiyetten başka ellerinde yoktur.

              Evet, İzzet ve Azamet isterler ki; esbab, perdedar-ı Dest-i Kud-
                                                                                 ret ola Aklın nazarında.
              Tevhid ve Ehadiyet isterler ki; esbab, ellerini çeksinler Tesir-i
                                                                                                       Hakikîden.

              İşte nasılki Melekler ve Umûr-u Hayriyede ve Vücudiyede istihdam
           edilen   zahirî   sebebler,   güzellikleri    görünmeyen    ve     bilinmeyen
   254   255   256   257   258   259   260   261   262   263   264