Page 292 - Risale-i Nur - Şualar
P. 292
294 ŞUÂLAR
İkincisi: Herbirinize karşı bu sene de görüşmek ve yakınınızda
bulunmak arzusu şiddetli idi. Yalnız birinizi görmek ve Isparta'ya gel-
mek için bu çektiğim zahmeti kabul ederdim.
Üçüncüsü: Hem Kastamonu'da, hem yolda, hem burada fevkalâde
bir tarzda bütün elîm haletler birden değişiyor ve me'mulün ve arzumun
hilafına olarak bir Dest-i İnayet görünüyor. ٌللّا ٌ ٌ هراتخاٌا َ ٌ ٌ ۪ فِ ٌ ٌ م ٌ يرخْلَا
َ
ه ٰ
ه َ َ ْ
ه ْ
dediriyor. En ziyade beni düşündüren Risale-i Nur'u, en gafil ve
dünyaca büyük makamlarda bulunanlara da kemal-i dikkatle
okutturuyor, başka bir sahada Fütuhata meydan açıyor. Ve en ziyade
rikkatime dokunan ve kendi elemimden başka herbirinizin sıkıntısından
başıma toplanan bütün elemlere ve teessüflere karşı Ramazanda, bir
saati yüz saat hükmüne getiren o Şehr-i Mübarekte bu musibet dahi, o
yüz Sevabı herbir saati on saat derecesinde İbadet yapmakla bine iblağ
ettiğinden, Risale-i Nur'dan tam Ders alan ve dünya fâni ve ticaretgâh
olduğunu bilen ve herşeyi İmanı ve Âhireti için feda eden ve bu
Dershane-i Yusufiyedeki muvakkat sıkıntıların daimî lezzetler ve
faideler vereceklerine inanan sizin gibi İhlaslı zâtlara acımak ve
rikkatten ağlamak haletini, tebrik ve Sebatınızı gayet istihsan ve takdir
ِ
ِ
ٌ للٌّدمح
ل
ٌ
etmek haletine çevirdi. Ben de ٌ َلاضلاٌوٌِرفهكلا ٌىوسٌٍلاح ٌ ٌ ِّ َ ٌ ِلهك ٌٰ لٰع ٌ ِ ِ ٰ ه ْ َ ٌ ْلَاٌ
َّ
ْ ْ
َ
َ
َ
dedim. Bana aid bu faideler gibi hem Uhuvvetimizin, hem Risale-i
Nur'un, hem Ramazanımızın, hem sizin bu yüzde öyle faideleri var ki,
perde açılsa, "Ya Rabbena! Şükür. Bu Kaza ve Kader-i İlahî,
hakkımızda bir İnayettir." dedirtecek kanaatım var.
Hâdiseye sebebiyet verenlere itab etmeyiniz. Bu musibetin geniş ve
dehşetli plânı çoktan kurulmuştu, fakat manen pek çok hafif geldi.
ِ
ٌءآَش ٌنا çabuk geçer. ٌمهك ٌ لٌ ٌ يرخٌوه ٌ وٌاًئيشٌاوهر ٌ ْكت ْ َ ٌ ٌ نَا ٌ َٓ سعٌSırrıyla
ٌ
ا
للّ
َ
ْ َ
َ
ه ٰ
َ ْ
َ
ه َ
ْ
َ
َ َ ه
ٰ
ْ
müteessir olmayınız.
Said Nursî
* * *