Page 340 - Risale-i Nur - Şualar
P. 340
342 ŞUÂLAR
böyle yüksek bir Ders, elbette böyle cem'iyetli ve küllî ve umumî daire-
lerde okunması, büyük bir İnayettir ve küfr-ü mutlakı kırdığına bir kuvvetli
emaredir.
Kardeşlerim! Herhalde bu kadar sıkıntı ve zararı çeken zaîf bir kısım
aile sahibleri, bir derece Risale-i Nur'dan ve bizden çekinmek, belki
vazgeçmek için bir mazeret olabilir zannıyla, tahliyeden sonra değişmek
ihtimaline binaen derim: Bu derece kıymetdar bir mala bu maddî ve
manevî fiat veren ve bu azabı çeken, o maldan vazgeçmek büyük bir
hasarettir. Hem her birisi, Risale-i Nur'un Eczalarını ve alâkadarlarını ve
bizi muhafaza ve yardım ve hizmeti birden bıraksa; hem ona, hem bizlere
lüzumsuz bir zarardır. Onun için; ihtiyatla beraber, Sadakatı ve İrtibatı
ve Hizmeti değiştirmemek lâzımdır.
* * *
Aziz, Sıddık Kardeşlerim!
Bir Cilve-i İnayet-i Rabbaniye ve bir Himayet-i Hıfz-ı İlahiyedir ki;
Ankara'da ehl-i vukuf heyeti, Risale-i Nur'un Hakikatlarına karşı mağlub
olup, şiddetli tenkid ve itirazın çok esbabı var iken âdeta beraetine karar
verdiklerini işittim. Halbuki mahremlerin şedid ifadeleri ve müdafaatın
dokunaklı meydan okumaları ve maarif vekilinin dehşetli hücumu ve ehl-i
vukufun heyetinde maarif dairesine mensub ehemmiyetli iki maddî
feylesofların ve yeni icadlara tarafdar büyük bir âlimin bulunması ve bir
seneden beri gizli zendeka komitesi aleyhimize Halk Fırkası'nı ve Maarif'i
sevketmesi cihetiyle, ehl-i vukufun pek şiddetli itirazları ve bizi ağır
cezalarla ittiham etmelerini beklerken, Himayet ve İnayet-i Rahmaniye
imdada yetişip onlara Risale-i Nur'un yüksek makamını göstererek, şiddetli
tenkidlerden vazgeçirmiş. Hattâ bizi cezalardan kurtarmak fikriyle ve
Eskişehir Mes'elesi ve 31 Mart hâdise-i meşhuresiyle beni sâbıkalı bir
mücrim-i siyasî nazarıyla baktırmamak ve sırf Din ve İman için hareket
ettiğimizi ve siyaset fikri bulunmadığını göstermek fikriyle demişler ki:
"Said Nursî, eskiden beri arasıra Peygambere Verasetlik davasında bulunur.
Kur'an ve İman Hizmetinde Müceddidlik tavrını alır, yani bazan bir nevi
cezbeye mağlub olup meczubane hareket eder." İşte bu Fıkra ile
feylesofların dinsizce tabirler ile, kim olursa olsun din lehinde kuvvetli
hareket edenlere: Vazifesi, Müceddidlik irsiyetiyle yapıyor diye, hem bir
kısım Kardeşlerimiz haddimden çok ziyade