Page 343 - Risale-i Nur - Şualar
P. 343
ONÜÇÜNCÜ ŞUÂ 345
iltifatlarını gören Risale-i Nur Şakirdlerine inkisar-ı hayal, gayretlerini
ve ileri atılmasını ve ciddiyetlerini takviye etmek lâzım geliyor. Kırk
sene evvel ehl-i siyaset, bana bir cinnet-i muvakkata isnadıyla tımarhaneye
sevkettiler. Ben onlara dedim: Sizin akıllılık dediğinizin çoğunu ben
akılsızlık biliyorum; o çeşit akıldan istifa ediyorum;
ِ
ِ
ِ
ٌنونجْل اٌفَلتخاٌىوهْلا ٌ ِ ٌ ردقٌ ٰلٰعٌنكلٌوٌنونجم ٌسا ٌ نلاٌ ٌُّلهكٌو kaidesini
َّ
َ َ
َ َ ْ
َ ْ
ه ه ه
ٰ َ
َ
ٰ َ ه ْ َ
sizlerde görüyorum demiştim. Şimdi dahi beni ve Kardeşlerimi şiddetli bir
mes'uliyetten kurtarmak fikriyle bana mahrem Risale cihetiyle arasıra bir
cezbe, bir cinnet-i muvakkata isnad edenlere aynı sözleri tekrarla beraber,
iki cihetle memnunum:
B i r i s i : Hadîs-i Sahihte vardır ki: "Bir adam Kemal-i İmanı
kazandığına, avam-ı nâsın Akıllarının tavrı haricindeki yüksek halle-
rini mecnunluk, divanelik saymaları, onun Kemal-i İmanına ve tam
İtikadına delalet eder." diye Ferman ediyor.
İ k i n c i c i h e t : Ben, bu hapisteki Kardeşlerimin Selâmetleri
ve Necatları ve zulmetten kurtulmaları için; değil yalnız bir divanelik
isnadını, belki kemal-i fahir ve ferahla tamam Aklımı ve hayatımı feda
etmesini kabul ediyorum. Hattâ siz münasib görürseniz, o üç zâtlara
benim tarafımdan bir teşekkürname yazılsın ve onları manevî kazanç-
larımıza teşrik ettiğimiz bildirilsin.
* * *
Aziz, Sıddık Kardeşlerim ve Hizmet-i Kur'aniyede ve İmaniyede
Hâlis Arkadaşlarım Ve Hak ve Hakikat ve Berzah ve Âhiret yolunda
ayrılmaz Yoldaşlarım!
Biz birbirimizden ayrılmak zamanı yakın olması cihetiyle, sıkıntıdan
neş'et eden gerginlikler ve kusurlar yüzünden "İhlas Risalesi"nin
Düsturları muhafaza edilmediğinden, siz birbirinizle tamam helâllaşmak
lâzımdır ve zarurîdir. Siz, birbirinize en fedakâr nesebî Kardeşten daha
ziyade Kardeşsiniz. Kardeş ise, Kardeşinin kusurunu örter, unutur ve
affeder. Ben burada hilaf-ı me'mul ihtilafınızı ve enaniyetinizi nefs-i
emmareye vermiyorum ve Risale-i Nur Şakirdlerine yakıştıramıyorum;
belki nefs-i emmaresini terkeden Evliyalarda dahi bulunan bir nevi
muvakkat enaniyet telakki ediyorum. Siz benim bu hüsn-ü zannımı inad ile
kırmayınız, barışınız.