Page 346 - Risale-i Nur - Şualar
P. 346
348 ŞUÂLAR
tazib ve işkenceli tarassudlar, ihanetler artık yeter. Sonra Gayretullaha
dokunur, bu vatana yazık olur. Sizlere hatırlatıyorum. Bizim en metin
Melce' ve Siperimiz:
ِ
ِ
ِ
ِ
۪
تْلَّكوت هيَلع وه َّلا هٰلا ا َ ل للّٰا ِ بِسح ۞ ليك َ ا وْل معنو للّٰا انبسح
َ َ
ُ
َ ْ َ ُ ه
ُ ه
َ
ُ
َ
ْ َ َ ُ
َ
َ ْ
َ ُ ْ
۪
ِميظعْلا شرعْلا بر وهو
َ
ْ َ
ُّ َ َ ُ َ
* * *
ِ
ِ
۪
۪
۪ ِ
يعت َ نَ هب ميح رلا ِنمحرلا للّٰا ِمبِ
َ َ
ٰ ْ َّ
َّ
ه
ْ
ْ
[Onsekiz sene sükûttan sonra mecburiyet tahtında
bu istida mahkemeye ve sureti Ankara'ya makama-
ta verilmişken; tekrar vermeğe mecbur olduğum
iddianameye karşı itiraznamemdir.]
Malûm olsun ki; Kastamonu'da üç defa menzilimi taharri etmek için
gelen iki müddeiumumî ve iki taharri komiserine ve üçüncüde polis
müdürüne ve altı-yedi komiser ve polislere ve Isparta'da müddeiumumînin
suallerine ve Denizli ve Afyon Mahkemelerine karşı dediğim Ayn-ı Hakikat
küçük bir Müdafaanın hülâsasıdır. Şöyle ki:
Onlara dedim: Ben, onsekiz-yirmi senedir münzevi yaşıyorum. Hem
Kastamonu'da sekiz senedir karakol karşısında ve sair yerlerde dahi yirmi
senedir daima tarassud ve nezaret altında kaç defa menzilimi taharri
ettikleri halde, dünya ile, siyaset ile hiç bir tereşşuh, hiç bir emare
görülmedi. Eğer bir karışık halim olsaydı, oranın adliye ve zabıtası bilmedi
veya bildi aldırmadı ise, elbette benden ziyade onlar mes'uldürler. Eğer
yoksa, bütün dünyada kendi Âhireti ile meşgul olan münzevilere
ilişilmediği halde, neden bana lüzumsuz, vatan ve millet zararına bu derece
ilişiyorsunuz!