Page 347 - Risale-i Nur - Şualar
P. 347

ONDÖRDÜNCÜ  ŞUÂ                                                                                                             349


               Biz  Risale-i  Nur  Şakirdleri,  Risale-i  Nur'u  değil  dünya  cereyan-
           larına,  belki  Kâinata  da  âlet  edemeyiz.  Hem  Kur'an  bizi  siyasetten
           şiddetle men'etmiş. Evet Risale-i Nur'un Vazifesi ise, Hayat-ı Ebediyeyi
           mahveden ve hayat-ı dünyeviyeyi de dehşetli bir zehire çeviren küfr-ü
           mutlaka karşı, İmanî olan Hakikatlarla gayet kat'î ve en mütemerrid
           zındık feylesofları dahi İmana getiren kuvvetli Bürhanlar ile Kur'ana
           Hizmet etmektir. Onun için Risale-i Nur'u hiçbir şeye âlet edemeyiz.

               E v v e l â : Kur'anın elmas gibi Hakikatlarını, ehl-i gaflet nazarında
           bir propaganda-i siyaset tevehhümüyle cam parçalarına indirmemek ve o
           kıymetdar Hakikatlara ihanet etmemektir.

               S  â  n  i  y  e  n  :  Risale-i  Nur'un  esas  mesleği  olan  Şefkat,  Hak  ve
           Hakikat  ve  Vicdan,  bizleri  şiddetle  siyasetten  ve  idareye  ilişmekten  men
           etmiş. Çünki tokada ve belaya müstehak ve küfr-ü mutlaka düşmüş bir-iki
           dinsize müteallik yedi-sekiz çoluk-çocuk, hasta, ihtiyar, masumlar bulunur.
           Musibet ve bela gelse, o bîçareler dahi yanarlar. Bunun için, neticenin de
           husulü meşkuk olduğu halde, siyaset yoluyla idare ve asayişin zararına
           hayat-ı içtimaiyeye karışmaktan şiddetle men'edilmişiz.

               S â l i s e n : Bu vatanın ve bu milletin hayat-ı içtimaiyesi bu acib
           zamanda anarşilikten kurtulmak için beş Esas lâzım ve zarurîdir: Hürmet,
           Merhamet,  haramdan  çekinmek,  Emniyet,  serseriliği  bırakıp  itaat
           etmektir.  Risale-i  Nur  hayat-ı  içtimaiyeye  baktığı  zaman,  bu  beş  Esası
           kuvvetli ve kudsî bir surette tesbit ve tahkim ederek, asayişin temel taşını
           muhafaza ettiğine delil ise; bu yirmi sene zarfında Risale-i Nur'un, yüzbin
           adamı vatan ve millete zararsız birer uzv-u nâfi' haline getirmesidir. Isparta
           ve Kastamonu vilayetleri buna şahiddir. Demek Risale-i Nur'un ekseriyet-i
           mutlaka  eczalarına  ilişenler,  herhalde  bilerek  veya  bilmeyerek  anarşilik
           hesabına  vatana  ve  millete  ve  Hâkimiyet-i  İslâmiyeye  hıyanet  ederler.
           Risale-i Nur'un, yüzotuz Risalelerinin bu vatana yüzotuz büyük faidesini ve
           Hasenesini,  vehham  ehl-i  gafletin  sathî  nazarlarında  kusurlu  tevehhüm
           edilen  iki-üç  Risalenin  mevhum  zararları  çürütemez.  Onları  bunlar  ile
           çürüten, gayet derecede insafsız bir zalimdir.

               Amma  benim  ehemmiyetsiz  şahsımın  kusurları  ise,  bilmecburiye
           istemeyerek  derim  ki:  Yirmiiki sene müddetinde gurbette haps-i münferid
   342   343   344   345   346   347   348   349   350   351   352