Page 338 - Risale-i Nur - Şualar
P. 338

340                                                                                                                                    ŞUÂLAR


          tam hükmediyor. Çünki bize zulmedenler, ellerinde hayat ve medeniyeti ve
          lezzeti  tutup,  bizi  o  tarz-ı  hayata  ehemmiyet  vermemekle  ittiham  edib,
          mes'ul  ederler,  hattâ  i'dam  ve  ağır  ceza  ile  hapse  sokmak  isterler.  Fakat
          kanunca  sebeb  bulamıyorlar.  Biz  dahi  elimizde  Hayat-ı  Bâkiyenin
          mukaddemesi ve perdesi olan mevti ve ölümü tutup onların başlarına vurup
          intibaha getirmek ve onların hakikî mes'uliyet ve mahkûmiyetten ve i'dam-ı
          ebedî  ve  daimî  haps-i  münferidden  kurtulmalarına  bütün  kuvvetimizle
          çalışıyoruz. Hattâ Ankara'ya giden şiddetli Risaleler sebebiyle en ağır
          ceza  nefsime  verilse,  fakat  ceza  verenler  o  Risaleler  ile  ölümün
          i'damından kurtulsalar; hem Kalbim, hem nefsim razı olurlar. Demek
          biz onların iki cihanda yaşamalarını istiyoruz, arıyoruz. Onlar bizim
          ölmemizi istiyorlar, bahaneler arıyorlar. Fakat güneş gibi zahir ve göz
          ile görünür gündüz gibi bir Hakikat-ı Mevtiye ve her gün İnsanlarda
          otuzbin cenaze, ehl-i dalalet hakkında otuzbin i'dam-ı ebedî, otuzbin
          haps-i  münferid  fermanlarını,  i'lamnamelerini  gösterdiklerinden,  biz
          onlara karşı mağlub değiliz. Ne yaparlarsa yapsınlar.


                                        ِ
                                    ِ
                و
                   ٌبل ِ  اغْلاٌ مه ٌ  ِ ٌ للّا ٌ بزح ٌ  ٌ نا  Âyeti  oniki  seneden  beri  en  acınacak
              ٌ
              ن
                                       َّ
                            ٰ
                    َ ه َ
                        ه ه
                                 َ ْ
          mağlubiyetimiz  zamanında  dahi,  cifir  ve  ebced  hesabıyla  galibiyetimize
          aynı  tarihiyle  müjde  ediyor.  Madem  Hakikat  budur;  biz  şimdiden  sonra
          hem mahkemeye, hem halka diyeceğiz ki:

              "Bu gözümüz önünde ve bizi bekleyen ölümün i'dam-ı ebedîsinden
          ve  karşımızda  kapısını  açan  ve  bizi  cebr-i  kat'î  ile  çağıran  kabrin
          daimî  karanlık  haps-i  münferidinden  kurtulmağa  çalışıyoruz.  Hem
          sizin de o dehşetli ve çaresiz musibetten kurtulmanıza yardım ediyo-
          ruz.  Sizin  nazarınızda  en  büyük  bir  mes'ele-i  dünyeviye  ve  siyasiye,
          bizim  nazarımızda  ve  Hakikat  cihetinde  kıymeti  pek  azdır  ve  bilfiil
          vazifedar olmayanlara malayani ve ehemmiyetsizdir ve kıymeti yoktur.
          Fakat  bizim  iştigal  ettiğimiz Vazife-i  Zaruriye-i  İnsaniye  ise,  herkese
          her zaman ciddî alâkası var. Bu vazifemizi beğenmeyenler ve kaldıranlar,
          ölümü kaldırmalı ve kabri kapamalı!..

              İkinci ve üçüncü noktalar şimdilik geri kaldı.

                                          * * *
   333   334   335   336   337   338   339   340   341   342   343