Page 388 - Risale-i Nur - Şualar
P. 388

390                                                                                                                                    ŞUÂLAR


          ihanet etmemek içindir. Çünki o mahkemeler, şimdi iddianamedeki esasları
          tamamıyla  inceden  inceye  tedkikten  sonra  bize  beraet  vermişler.  Onların
          beraetini hiçe saymak, adliyenin şerefine ilişmektir.

              İ k i n c i   N o k t a : Makam-ı iddia cerbezesiyle binler mesail içinde,
          bir-iki  mes'eleye,  hatırımıza  gelmeyen  bazı  manalar  vererek  bizi  ittiham
          ediyor. Halbuki o mesailler Nur'un büyük mecmualarında var. Mısır Câmi-
          ül Ezher Üleması ve Şam-ı Şerif büyük Âlimleri ve Mekke-i Mükerreme ve
          Medine-i  Münevvere'nin  müdakkik  Hocaları  ve  Haleb  ve  saire  hususan
          Diyanet Riyasetinin muhakkik Âlimleri onları görüp kemal-i takdirle tahsin
          ve  tasdik  ettikleri  halde,  hocavari  ve  Âlimane  bazı  ilmî  itirazları  bu
          iddianamede hayretle ve taaccüble gördüm. Haydi bazı yanlışlarım bulunsa
          bile,  binler  Âlimlerin  görmedikleri  veya  ilişmedikleri  itiraznamedeki  o
          yanlışlar hakikî olsa da bir suç olamaz, yalnız ilmî bir hata olabilir. Hem üç
          mahkeme  bütün  Risale-i  Nur'u  ve  bizleri  beraet  ettirdi.  Yalnız  Eskişehir
          Mahkemesi bir Tesettür-ü Nisvan mes'elesine dair Yirmidördüncü Lem'anın
          onbeş kelimesini sebeb gösterip bana ve yüzde onbeş arkadaşıma hafifçe
          bir  ceza  verdi.  Size  takdim  ettiğim  tetimme-i  itirazımda  üçyüzelli  bin
          Tefsirin hükmüne ittiba ile o Tefsirim için mahkûmiyetimi, rûy-i zeminde
          adalet  varsa  o  hükmü  kabul  etmez  diye  yazmışım.  Makam-ı  iddia  bin
          dereden  su  getirir  gibi,  yirmi  seneden  beri  yazılan  Kitab  ve  Mektubların
          bazı  Cümlelerini  zekâvetiyle  aleyhimize  çevirmeğe  çalışmış.  Halbuki  bu
          noktada  bizi  beraet  ettiren  üç  değil  belki  beş-altı  mahkeme  bu  mevhum
          suçta bize şerik oluyorlar. Ben o âdil mahkemelerin haysiyetine ilişmemek
          lâzım geliyor diye makam-ı iddiaya hatırlatıyorum.

              Ü  ç  ü  n  c  ü  s  ü  :  Ölmüş  gitmiş,  hükûmetten  alâkası  kesilmiş  ve
          inkılabdaki bazı kusurata sebeb olmuş bir reise, sarihan tenkid ve itiraz da
          olsa kanunen bir suç olamaz. Halbuki sarahat değil, o kendi cerbezesiyle
          küllî beyanatımızı ona tatbik etmiş. O mahrem ve herkese bildirmediğimiz
          manaları  izhar  ve  teşhir  edib  umumun  nazar-ı  dikkatini  celbediyor.  Eğer
          onda bir suç varsa, o makam-ı iddia suçlu olur. Çünki halkı teşvik edib, o
          manalara nazar-ı dikkati celbediyor.

              D ö r d ü n c ü s ü : Üç mahkeme cem'iyet noktasında bize kat'î beraet
          verdiği halde, yine eski nakarat gibi gizli cem'iyet vehmine bin dereden su
          toplamak  gibi  emareler  araştırmış.  Halbuki  siyasî  ve  vatan  ve  millete
          zararlı olan müteaddid cem'iyetler varken, onlara
   383   384   385   386   387   388   389   390   391   392   393