Page 390 - Risale-i Nur - Şualar
P. 390

392                                                                                                                                    ŞUÂLAR

                                             ِ ِ
                                                  ِ
                                       هناحبس همساب
                                     ُ َ َ ْ ُ  ْ

                Afyon Mahkemesine ve Ağır Ceza Reisine beyan ediyorum ki:

              Eskiden beri fıtratımda tahakkümü kaldıramadığım için dünyaya karşı
          alâkamı kesmiştim. Şimdi o kadar manasız, lüzumsuz tahakkümler içinde
          hayat bana gayet ağır gelmiş, yaşayamayacağım. Hapsin haricinde, yüzler
          resmî adamların tahakkümlerini çekmeğe iktidarım yok. Bu tarz hayattan
          bıktım.  Ben  sizden  bütün  kuvvetimle  tecziyemi  taleb  ediyorum.  Şimdi
          kabir  elime  geçmiyor.  Hapiste  kalmak  bana  lâzımdır.  Makam-ı  iddianın
          asılsız  isnad  ettiği  suçlar  siz  de  bilirsiniz  ki,  yok.  Beni  cezalandırmaz.
          Fakat beni manen cezalandıracak Vazife-i Hakikiyeye karşı büyük kusur-
          larım var. Eğer sormak münasib ise, sorunuz cevab vereyim. Evet büyük
          kusurlarımdan  bir  tek  suçum:  Vatan  ve  Millet  ve  Din  namına  mükellef
          olduğum  büyük  bir Vazifeyi  -dünyaya  bakmadığım  için-  yapmadığımdan
          Hakikat  noktasında  afvolunmaz  bir  suç  olduğuna  ve  bilmemek  bana  bir
          özür teşkil edemediğine şimdi bu Afyon hapsinde kanaatım geldi.

              Nur Şakirdlerinin hâlis ve sırf uhrevî, Nurlara ve Tercümanına karşı
          alâkalarına, dünyevî ve siyasî cem'iyet namını verip onları mes'ul etmeğe
          çalışanların  ne  kadar  Hakikattan  ve Adaletten  uzak  düştüklerine  karşı  üç
          mahkemenin o cihette beraet vermesiyle beraber deriz ki:

              Hayat-ı  içtimaiye-i  insaniyenin  hususan  Millet-i  İslâmiyenin  üss-ül
          esası:  Akrabalar  içinde  samimane  muhabbet  ve  kabile  ve  taifeler  içinde
          alâkadarane  irtibat  ve  İslâmiyet  Milliyetiyle  Mü’min  Kardeşlerine  karşı,
          manevî,  muavenetkârane  bir  Uhuvvet  ve  kendi  cinsi  ve  milletine  karşı
          fedakârane bir alâka ve Hayat-ı Ebediyesini kurtaran Kur'an Hakikatlarına
          ve  Naşirlerine  sarsılmaz  bir  rabıta  ve  iltizam  ve  bağlılık  gibi  hayat-ı
          içtimaiyeyi  esasıyla  temin  eden  bu  rabıtaları  inkâr  etmekle  ve  şimaldeki
          dehşetli  anarşistlik  tohumunu  saçan  ve  nesil  ve  milliyeti  mahveden  ve
          herkesin  çocuklarını  kendine  alıp  karabet  ve  milliyeti  izale  eden  ve
          medeniyet-i  beşeriyeyi  ve  hayat-ı  içtimaiyeyi  bütün  bütün  bozmağa  yol
          açan  kızıl  tehlikeyi  kabul  etmekle  ancak  Nur  Şakirdlerine  medar-ı
          mes'uliyet  cem'iyet  namını  verebilir.  Onun  için  hakikî  Nur  Şakirdleri
          çekinmeyerek  Kur'an  Hakikatlerine  karşı  kudsî  alâkalarını  ve  uhrevî
          Kardeşlerine karşı sarsılmaz irtibatlarını
   385   386   387   388   389   390   391   392   393   394   395