Page 386 - Risale-i Nur - Şualar
P. 386
388 ŞUÂLAR
ve siyasetten ve siyasî manasını işmam eden maddî ve manevî mertebe-
lerden İhlas Sırrı ile bütün kuvvetiyle kaçan ve yirmi sene emsalsiz
işkencelere tahammül edib siyasete -meslek itibariyle- tenezzül etmeyen ve
kendini nefsi itibariyle talebelerinden çok aşağı bilen ve onlardan daima
Himmet ve Dua bekleyen ve kendi nefsini çok bîçare ve ehemmiyetsiz
itikad eden bir adam hakkında bazı hâlis Kardeşleri, Risale-i Nur'dan
aldıkları fevkalâde Kuvve-i İmaniyeye mukabil onun Tercümanı olan o
bîçareye -Tercümanlık münasebetiyle- Nurların bazı faziletlerini hususî
Mektublarında Ona isnad etmeleri ve hiç bir siyaset hatırlarına gelmeyerek
âdete binaen, İnsanlar sevdiği âdi bir adama da: "Sultanımsın, velini-
metimsin" demeleri nev'inden yüksek makam vermeleri ve haddinden bin
derece ziyade hüsn-ü zan etmeleri ve eskiden beri Üstad ve Talebeler
mabeyninde carî ve itiraz edilmeyen makbul bir âdet ile teşekkür mana-
sında pek fazla medh u sena etmeleri ve eskiden beri makbul Kitabların
âhirlerinde mübalağa ile medhiyeler ve takrizler yazılmasına binaen, hiç bir
cihetle suç sayılabilir mi? Gerçi mübalağa itibariyle Hakikata bir cihette
muhaliftir; fakat kimsesiz, garib ve düşmanları pekçok ve onun yardım-
cılarını kaçıracak çok esbab varken, insafsız çok mu'terizlere karşı sırf
yardımcılarının Kuvve-i Maneviyelerini takviye etmek ve kaçmaktan
kurtarmak ve mübalağalı medhedenlerin şevklerini kırmamak için onların
bir kısım medihlerini Nurlara çevirip bütün bütün reddetmediği halde onun
bu yaşta ve kabir kapısındaki Hizmet-i İmaniyesini dünya cihetine
çevirmeğe çalışan bazı resmî memurların ne derece Haktan, kanundan,
insaftan uzak düştükleri anlaşılır. Son sözüm:
ِ
ِ ِ
ِ
ِ
۪
للّٰ انا
نوعجار هيَلا ااناو ِ ِ ه َّ ِ ةبيصم ِلُكل dur.
َّ َ
َ
َ ُ
ُ
َ ْ
Said Nursî
* * *