Page 440 - Risale-i Nur - Şualar
P. 440

442                                                                                                                                    ŞUÂLAR


          Âhirzamanda gelen Âl-i Beyt'in büyük bir Mürşidi Seni zannediyorlar. Sen
          de  onların  fikirlerini  musırrane  kabul  etmiyorsun,  çekiniyorsun.  Bu  bir
          tezaddır.  Hallini  isteriz."  diye  sormaları  sebebiyle  onlara  cevab  olmak
          üzere, bundan sonra gelecek Mehdi-i Resul'ün temsil ettiği Kudsî Cemaatin
          Şahs-ı Manevîsinin üç vazifesi olduğu, bunların; İmanı kurtarmak, Hilafet-i
          Muhammediye  (A.S.M.)  ünvanıyla  Şeair-i  İslâmiyeyi  ihya  etmek  ve
          inkılabat-ı  zamaniye  ile  çok  Ahkâm-ı  Kur'aniyenin  ve  Şeriat-ı
          Muhammediyenin  (A.S.M.)  Kanunlarının  bir  derece ta'tile  uğramasıyla  o
          Zât  bu  Vazife-i  Uzmayı  yapmağa  çalışır.  Nur  Şakirdleri  birinci  Vazifeyi
          tamamıyla Risale-i Nur'da gördüklerinden ikinci, üçüncü Vazifeleri de buna
          nisbeten ikinci, üçüncü derecededir diye Risale-i Nur'un Şahs-ı Manevîsini
          haklı olarak bir nevi Mehdi telakki ediyorlar. Bir kısmı, o Şahs-ı Manevînin
          bir Mümessili olan bîçare Tercümanını zannettiklerinden bazan o ismi Ona
          da veriyorlar. Hattâ Evliyanın bir kısmı, Keramet-i Gaybiyelerinde Risale-i
          Nur'u aynı o Âhirzamanın Hidayet edicisi olduğu; bu tahkikatla, tevil ile
          anlaşılır diyorlar. İki noktada bir iltibas var, tevil lâzımdır.

              Birincisi:  Âhirde  iki Vazife,  gerçi  Hakikat  noktasında  birinci  Vazife
          derecesinde  değiller.  Fakat  Hilafet-i  Muhammediye  (A.S.M.)  ve  İttihad-ı
          İslâm  avamda  ve  ehl-i  siyasette  hususan  bu  asrın  efkârında  o  birinci
          vazifeden bin derece geniş görünüyor. Gerçi her asırda  Hidayet edici bir
          nevi  Mehdi  ve  Müceddid  geliyor  ve  gelmiş.  Fakat  herbiri  üç  Vazifeden
          birisini bir cihette yapması itibariyle, Âhirzamanın büyük Mehdisi ünvanını
          almamışlar.

              İkincisi:  Âhirzamanın  o  büyük  Şahsı,  Âl-i  Beyt'ten  olacak.  Gerçi
          manen  ben  Hazret-i  Ali'nin  (R.A.)  bir  Veled-i  Manevîsi  hükmündeyim.
          Ondan  Hakikat  Dersini  aldım. Ve  Âl-i  Muhammed  (A.S.M.)  bir  manada
          hakikî  Nur  Şakirdlerine  şamil  olmasından  ben  de  Âl-i  Beyt'ten
          sayılabilirim. Fakat Nur'un mesleğinde hiçbir cihette benlik, şahsiyet, şahsî
          makamları  arzu  etmek,  şan  ve  şeref  kazanmak  olmaz.  Nur'da  İhlası
          bozmamak  için  uhrevî  makamat  dahi  bana  verilse,  bırakmağa  kendimi
          mecbur bilirim diye yarı muvafakat şeklinde bir cevab verilmekte (Haşiye)
          ve bu Mehdilik teklifi açık ve kesin
                 ------------------

                 (Haşiye): Ey insafsız heyet! Bundan daha keskin red cevabı nasıldır?
                                                                                           Nur Talebeleri namına
                                                                                                             H ü s r e v
   435   436   437   438   439   440   441   442   443   444   445