Page 603 - Risale-i Nur - Şualar
P. 603

15.  ŞUÂ  -  EL - HÜCCETÜZZEHRA                                                                                   605



                                      ر

               ONUNCU KELİME:    دق           ۪    ء َ شَ ل          ُك ِ    ه   و   ٰ لٰع   و dir. Bundaki hüccete
                                       ي
                                         َ
                                                           َ ُ َ َ
                                             ْ
                                      ٌ
           gayet kısa bir işaret şudur:

               Bu misafirhane-i dünyaya gelen her Zîşuur, gözünü açtıkça görür ki:
           Bir Kudret, bütün Kâinatı Kabzasında tutmuş ve nihayetsiz, hiç şaşırmayan
           ezelî,  ihatalı  bir  İlim  ve  gayet  dikkatli,  hiç  mizansız,  faidesiz  hareket
           etmeyen bir Sermedî Hikmet ve İnayet  o Kudretin içinde bulunup zerrat
           ordusundan birtek zerreyi meczub Mevlevî gibi döndürerek çok vazifelerde
           istihdam  ettiği  gibi,  küre-i  arzı  aynı  anda,  aynı  Kanunla  bir  senede
           yirmidört bin senelik bir dairede yine bir meczub Mevlevî misillü gezdirir.
           Mevsimlerin  mahsulâtlarını  hayvan  ve  İnsanlara  getirdiği  aynı  Kanunla,
           aynı zamanda güneşi bir mekik, bir çıkrık yaparak merkezinde cezbedarane
           ve  cazibekârane  döndürüp  manzume-i  şemsiye  ordusu  olan  seyyarat
           yıldızlarını  Kemal-i  Mizan  ve  İntizamla  vazifelerde  çalıştırır.  Ve  aynı
           Kudret; aynı zamanda, aynı Kanun-u Hikmetle zemin sahifesinde yüzbinler
           Kitab  hükmünde  yüzbinler  nevileri  beraber,  birbiri  içinde,  iltibassız,
           sehivsiz  yazar,  Haşr-i  A'zamın  binler  nümunelerini  izhar  eder.  Ve  aynı
           Kudret,  aynı  zamanda  hava  sahifesini  bir  yazar-bozar  tahtasına  çevirir.
           Bütün zerrelerini birer kalem uçları ve o Kitabın noktaları hükmünde Emir
           ve  İradenin  onlara  tayin  ettiği  vazifelerinde  istimal  ederek  ve  bütün  o
           zerrelere  herbirine  öyle  bir  kabiliyet  vermiş  ki;  güya  bütün  sözleri  ve
           konuşmaları bilir gibi alır, neşreder, şaşırmaz. Küçücük birer kulak, incecik
           birer lisan olarak istihdam edib unsur-u hava, Emir ve İrade-i İlahînin bir
           Arşı olduğunu isbat eder.

               İşte  bu  kısa  işarete  kıyasen,  bu  Kâinatı  bir  muntazam  şehir,  bir
           mükemmel  apartman  ve  misafirhane,  bir  mu'cizatlı  Kitab  ve  Kur'an
           hükmüne getirip heyet-i mecmuasından tâ bir zerreye kadar bütün mahlu-
           kat  tabakalarını  ve  dairelerini  ve  taifelerini  Mizan-ı  İlim  ve  Nizam-ı
           Hikmetle  Kabzasına  alan,  Tasarruf  eden;  Kudreti  içinde  Hikmetini,
           Rahmetini  gösteren  ve  Rububiyet-i  Mutlakası  içinde  Mevcudiyetini  ve
           Vahdaniyetini güneş ve gündüz gibi bildirip tanıttırmasına mukabil, İmanla
           tanımak  ve  sevdirmesine  mukabil,  Ubudiyetle  sevmek  ve  İhsanatlarına
           mukabil, Şükür ve Hamd isteyen böyle bir Rahman-ı Rahîm'i tanımayan ve
           Ubudiyetle Onu sevmeye çalışmayan, belki inkâr ile Ona bir nevi adavet
           taşıyan insan suretindeki
   598   599   600   601   602   603   604   605   606   607   608