Page 604 - Risale-i Nur - Şualar
P. 604

606                                                                                                                                    ŞUÂLAR


          şeytanlar,  birer  küçük  nemrud  ve  firavun  hükmünde  nihayetsiz  bir  azaba
          elbette müstehak olur.


                                              ِ ِ
                                         ۪
              ONBİRİNCİ KELİME:   يص         ا   مْل   هيَلا و dir. Yani: Daire-i Huzuruna
                                       ُ  َ    ْ   َ
          ve Âlem-i Bâkisine ve Âhiretine ve Sermedî Dâr-ı Saadetine gidileceği
          gibi, bütün Kâinattaki mahlukatın mercii Odur; bütün esbab silsileleri
          Ona  dayanıyor  ve  Kudretine  istinad  eder  ve  o  Kudretinin  Tasar-
          rufatına  birer  perdedirler;  O  Kudret-i  Kudsiyenin  İzzetini  ve
          Haşmetini  muhafaza  için,  bütün  zahirî  sebebler  yalnız  birer  perde-
          dirler; İcadda da hiç tesirleri yoktur; Emir ve İradesi olmazsa hiçbir
          şey hattâ hiçbir zerre hareket edemez demektir. Bu Kelimedeki hüccete
          gayet kısa bir işaret ederiz:

              E v v e l â : Bu Kudsî Kelimenin ifade ettiği Haşir ve Âhiret ve Hayat-
          ı Bâkiye Hakikatının bu gelen bahar gibi kat'î ve şübhesiz tahakkukunu ve
          geleceğini  tam  İman  ettirmek  ve  isbat  etmek  cihetini  Onuncu  Söz  ve
          Zeyillerine ve Yirmidokuzuncu Söz'e ve "Meyve"nin Yedinci Mes'elesi'ne
          ve "Münacat" Şuaına ve Nur'un İmanî Risalelerine havale ederiz. Elhak,
          Onlar bu Rükn-ü İmanîyi öyle bir tarzda hadsiz hüccetlerle isbat etmişler
          ki; dünyanın mevcudiyeti derecesinde Âhiretin tahakkukunu, en muannid
          münkirleri de tasdike mecbur eden bir surette isbat etmişler.

              S  â  n  i  y  e  n  :  Mu'ciz-ül  Beyan-ı  Kur'an'ın  üçten  birisi  Haşre  ve
          Âhirete bakar, her davayı ona bina eder. Öyle ise, Kur'anın Hakkaniyetini
          isbat eden bütün Mu'cizeleri ve Hüccetleri, Âhiretin Vücuduna dahi delalet
          ettikleri gibi; Muhammed Aleyhissalâtü Vesselâm'ın Nübüvvetine şehadet
          eden  bütün  Mu'cizeleri  ve  umum  Delail-i  Nübüvveti  ve  Sıdkının  bütün
          hüccetleri, Haşir ve Âhirete dahi şehadet ederler. Çünki o Zâtın (A.S.M.)
          bütün  hayatında  daimî  bir  büyük  Davası  Âhiret  olduğu  gibi,  bütün
          yüzyirmidört bin Peygamberler (Aleyhimüsselâm) dahi Hayat-ı Bâkiye ve
          Saadet-i Ebediyeyi Dava edib beşere müjde ederek hadsiz Mu'cizelerle ve
          kat'î deliller ile isbat ettiklerinden, elbette Onların Peygamberliklerine ve
          Sadıkıyetlerine  delalet  eden  bütün  Mu'cizeleri  ve  Hüccetleri,  Onların  en
          büyük ve daimî Davaları olan Âhirete ve Hayat-ı Bâkiyeye şehadet ederler.
          Buna  kıyasen   sair   Erkân-ı İmaniyeyi   isbat   eden   bütün   deliller   dahi
          Haşrin    vukuuna    ve    Dâr - ı  Saadetin    açılmasına     şehadet    ederler.
   599   600   601   602   603   604   605   606   607   608   609