Page 607 - Risale-i Nur - Şualar
P. 607
15. ŞUÂ - EL - HÜCCETÜZZEHRA 609
isterler, gör; her Zîhayatı kendine kıyas eyle. İşte bu umumî İn'amlar
mukabilinde hal ve kal dilleriyle edilen hadsiz Hamdler, pek kat'î bir
surette bir Mabud-u Mahmud, bir Mün'im-i Rahîm'in Mevcudiyetini ve
umumî Rububiyetini güneş gibi gösterir.
ِ
۪
İ k i n c i K e l i m e : ن َ يمَل َ عْل ا ا بر dir. Bundaki hüccete gayet kısa
َ
bir işaret:
Evet biz gözümüzle görüyoruz ki: Bu Kâinatta binler değil, belki
milyonlar Âlemler, küçük Kâinatlar, ekseri birbiri içinde, herbirinin idaresi
ve tedbirinin şeraiti ayrı ayrı olduğu halde, öyle bir mükemmel Terbiye,
Tedbir, İdare ediliyor ki; bütün Kâinat bir sahife gibi her an nazarında ve
bütün Âlemler birer satır gibi Kalem-i Kudret ve Kaderiyle yazılır,
tazelenir, değişir. Bir nihayetsiz Rububiyet içinde nihayetsiz bir İlim ve
Hikmet ve ihatalı hadsiz bir Rahmet ve dikkat ile bu milyonlar Âlemleri ve
۪
ي
seyyal Kâinatları idare eden bir م اع َل َ ْلا بر' in Vücub-u Vücuduna ve
ن َ
ُّ َ
Vahdetine küllî ve cüz'î şehadetler.. zerreler ve zerrelerden terekküb eden
mevcudlar adedince hadsiz, nihayetsiz şehadetler her an ve zaman
geliyorlar. Zerrat tarlasından tâ manzume-i şemsiyeye, tâ Samanyolu
denilen Kehkeşan dairesine ve bir hüceyre-i bedenden tâ zemin mahzenine,
tâ Kâinat heyet-i mecmuasına kadar aynı Kanun, aynı Rububiyet, aynı
Hikmet ile beraber İdare ve Terbiye eden bir Rububiyeti tasdik ve
hissetmeyen, bilmeyen, görmeyen bir insan, elbette hadsiz bir azaba
kendini müstehak eder ve merhamete liyakatını selbeder.
۪
Ü ç ü n c ü K e l i m e : ميح َّ رلا ِنمح َّ ٰ ْ رل ا ََ dir. Bundaki hüccete
gayet kısa bir işaret:
Evet Kâinatta hadsiz Rahmetin mevcudiyeti ve Hakikatı, aynen
güneşin ziyası gibi görünür. Ve ziyanın güneşe kat'î şehadeti misillü, bu
geniş Rahmet dahi, perde arkasında bir Rahman-ı Rahîm'e şehadet eder.
Evet Rahmetin bir ehemmiyetli kısmı Rızıktır ki, Rahman'a Rezzak manası
verilir. Rızık ise, o derece zahir bir tarzda bir Rezzak-ı Rahîm'i gösterir ki;
zerre kadar şuuru bulunan tasdike mecbur olur. Meselâ: Bütün Zîhayatın,
hususan âcizlerin ve bilhassa yavruların, bütün zeminde ve fezada ihtiyar
ve iktidarlarının