Page 601 - Risale-i Nur - Şualar
P. 601

15.  ŞUÂ  -  EL - HÜCCETÜZZEHRA                                                                                   603


           beraber Kemal-i İntizamla terhisleri, gündüz gibi şübhesiz, güneş gibi zahir
           bir kat'iyyette bir Hayy-ı Lâyemut'un, bir Şems-i Sermedî'nin, bir Hallak-ı
           Bâki'nin  ve  bir  Kumandan-ı  Akdes'in  Vücub-u  Vücudu  ve  Vahdeti  ve
           Mevcudiyeti,  Kâinatın  mevcudiyetinden  bin  derece  zahir  ve  kat'îdir  diye
           bütün mevcudat, ayrı ayrı ve beraber şehadet ederler.

               İşte  Kâinatı  dolduran  bu  yüksek  sesleri  ve  kuvvetli  şehadetleri  işit-
           meyen  ve  kulak  vermeyen,  ne  derece  sağır  ve  ahmak  ve  cani  olduğunu
           elbette anladınız.

                                                 ِ ِ ِ
               DOKUZUNCU  KELİME:     خْلا هديب  dır.  Bundaki  hüccete  gayet
                                           ي

                                             َ
                                           ُ ْ     َ
           kısa bir işaret şudur:

               Görüyoruz ki: Bu Kâinatta her daire, her nevi, her tabaka, hattâ her
           ferd, her a'za, hattâ her bedendeki herbir hüceyrenin ihtiyat Rızkını taşıyan
           bir  mahzeni,  bir  deposu  ve  levazımatını  yetiştiren,  muhafaza  eden  bir
           tarlası ve hazinesi var ki; gayet İntizam ve Mizan ile ve nihayetsiz Hikmet
           ve İnayet ile vakti vaktine -muhtacın iktidar ve ihtiyarı haricinde- bir Dest-i
           Gaybî tarafından o muhtacın eline veriliyor. Meselâ: Dağlar,  Zîhayata ve
           İnsana lâzım olan bütün madenleri, ilâçları ve hayata lâzım şeyleri taşıyor
           ve  Birinin  emriyle  ve  tedbiriyle  gayet  mükemmel  bir  hazine,  bir  anbar
           olduğu  gibi..  zemin  dahi  bütün  o  Zîhayatın  erzaklarını  bir  Rezzak-ı
           Hakîm'in  Kuvvetiyle  yetiştiren  Kemal-i  Mizan  ve  İntizamla  bir tarla,  bir
           harman,  bir  matbahtır.  Hattâ  her  İnsanın  ve  cismindeki  herbir  uzvun  bir
           deposu  ve  mahzeni,  hattâ  bir  hüceyrenin  dahi  bir  ihtiyat  mahzenciği
           bulunması  gibi..  git  gide  tâ  Dâr-ı  Âhiretin  bir  mahzeni  dünyadır  ve
           Cennet'in bir tarlası ve deposu, bu Âlemdeki Hüsünleri ve Hasenatları ve
           Nurları  mahsul  veren  Âlem-i  İslâmiyet  ve  Hakikatlı  İnsaniyet;  ve
           Cehennem'in bir anbarı ise, şerleri ve çirkinleri ve küfürleri mahsul veren
           ve şer olan ademden gelen ve Hayır olan Vücud Âlemlerini telvis eden pis
           maddeler,  taifeler;  ve  yıldızların  hararet  mahzeni  Cehennem  ve  Nurlar

                                         ِ
                                             ِ ِ

           hazinesi bir Cennet'tir ki;   يخْلا  هد   يب Kelimesi, bütün o hadsiz hazinelere
                                     َ
                                    ُ ْ    َ
           işaretle pek parlak bir hücceti gösteriyor.

               Evet   bu   kelime   ile   ve     ء َ شَ ِلُك  ديل ۪  اقم  ه ِ ِ ۪    ديب   Cümlesiyle,   -yani
                                                 ُ
                                                      َ َ
                                                           َ
                                           ْ
   596   597   598   599   600   601   602   603   604   605   606