Page 600 - Risale-i Nur - Şualar
P. 600
602 ŞUÂLAR
getiren bir Hallak-ı Hakîm, bir Hayy-ı Lâyemut'u tanımayan; elbette değil
ahmak bir insan ve divane bir hayvan, belki Cehennem ateşini karıştıran bir
serseri şeytandan daha bedbaht ve ebedî ölüme mahkûm olur.
Evet bu Kelimelerin hüccetlerine işaret eden küllî, ihatalı ve hadsiz
hârika ve nihayetsiz Hârikaları, Mu'cizeleri ihtiva eden bu mezkûr
hakîmane Ef'al, fâilsiz olmaları yüz derece muhal ve bâtıl olduğu gibi; kör,
âciz, şuursuz, sağır, camid, karmakarışık, intizamsız, karışık, istilâcı olan
esbaba isnad etmek bin derece mümteni', esassızdır. Yoksa toprağın herbir
zerresinde hadsiz bir Kudret, bir Hikmet ve bütün otlar ve çiçeklerin
teşkilâtına dair pek hârika ve küllî bir san'atkârlık bulunmak; havanın
herbir zerresinde -Rehber'deki وه Nüktesi'nin dediği gibi- bütün konuş-
َ ُ
maları ve telefon ve radyoların kelimelerini bilecek ve sair zerrelere Ders
verecek bir kabiliyet bulunmak lâzım gelir. Bu acib fikri ise; hiçbir şeytan,
hiçbir kimseye kabul ettiremez. Ve bu derece Akıldan, Hakikattan uzak ve
bütün mevcudata karşı bir tahkir ve tecavüz olan küfür ve inkârın cezası,
ancak dehşetli Cehennem olabilir ve Ayn-ı Adalettir. Elbette öyle münkirler
için "Yaşasın Cehennem!" dememiz lâzım.
ت
SEKİZİNCİ KELİME: ومي َل حَ وه و dur. Bundaki hüccete
ُ
ٌّ َ َ ُ َ
ُ َ
gayet kısa bir işaret şudur:
Meselâ: Nasıl gündüzde çalkanan bir deniz yüzünde ve akan bir nehir
üstündeki kabarcıklarda görünen güneşçikler gitmeleriyle arkalarından
gelen yeni kabarcıklar, aynen gidenler gibi güneşçikleri gösterip gökteki
güneşe işaret ve şehadet ederler ve zeval ve vefatlarıyla bir daimî güneşin
mevcudiyetine ve bekasına delalet ederler; aynen öyle de: Her vakit
değişen Kâinat denizinin yüzünde ve tazelenen hadsiz fezasında ve zerrat
tarlasında ve bütün hâdisatı ve fâni mevcudatı kucağına alarak beraber
çalkanan zaman nehrinin içinde mahlukat, mütemadiyen sür'atle akıp
gidiyorlar, zahirî sebebleriyle beraber vefat ediyorlar. Her sene, her gün bir
Kâinat ölür, bir tazesi yerine gelir. Ve zerrat tarlasında, mütemadiyen
seyyar dünyalar ve seyyal Âlemler mahsulâtı alındığından, elbette
kabarcıklar ve güneşçikler zevalleriyle daimî bir güneşi gösterdikleri gibi,
o hadsiz mahlukat ve mahsulâtın vefatları ve zahirî sebebleriyle