Page 700 - Risale-i Nur - Şualar
P. 700
702 ŞUÂLAR
ِ
Ulema-i Müteahhirînin mezhebine göre للّٰا َّلا da vakfedilmez. O
ُ ه
ِ
ِ
halde makam-ı cifrîsi aynen غْطيَل نا ْ نَلْا نا nın makamı gibi bin
َّ
ٰ َ
َ َ
üçyüz kırkdört ederek Resâil-in Nur ve Şâkirdlerinin Meydan-ı
Mücahede-i Mâneviyeye atılmaları tarihine tam tamına Tevafukla onları
da bu Âyetin Harîm-i Kudsîsinin içine alıyor. Hem Haşrin en kuvvetli
ve parlak bir Bürhanı olan Onuncu Sözün etrafa yayılması tarihine ve
Kur'ânın kırk vecihle Mu’cize olduğunu beyan eden Yirmibeşinci Sözün
ِ
ِ
iştiharı hengâmına hem غْطيَل نا ْ نَلْا نا adedine tam tamına
َّ
َ َ
ٰ َ
ِ
Tevafukla bakar. Eğer mezheb-i selef gibi للّٰا َّلا da vakıf olsa, o halde
ُ ه
ِ
نو خسار لَا deki şeddeli ر iki ر sayılsa bin üçyüz altmış küsur ederek
ُ َ
َّ
Risalet-ün Nur Şâkirdlerinin bundan onbeş - yirmi sene sonraki râsihane
ve muhakkikane olan İlimlerine ve Îmanlarına remzen baktığı gibi,
şeddeli ر asıl itibariyle bir ل bir ر sayılsa bin ikiyüz oniki ederek
bundan bir buçuk asır evvel Mevlâna Halid Zülcenaheynin
Hindistandan getirdiği parlak bir İlm-i Hakikat rusuhiyle o zamanda
meydan alan te'vilât-ı fasideyi ve şübehatı dağıtarak yüz senede elli
milyondan ziyade insanları Daire-i İrşadına aldığı ve Tenvir ettiği
zamanın tarihine tam tamına Tevâfukla bakar.
ِ
ِ
ِ
ِ
م
İkinci Âyet olan نم ِمْلع ا ْل ف نو خ سار لَا şeddeli ر aslına nazaran
ه
َّ
ُ َ
ْ ْ ُ
bir ل bir ر sayılmak cihetiyle makam-ı ebcedîsi bin üçyüz kırkdört
etmekle her asra baktığı gibi bu asra da hususî remzen bakar. Ve İlm-i
Hakikatta râsihane çalışan ve kuvvetli Îman eden bir tâifeye işaret eder.
Ve çok Âyetlerin ehemmiyetle gösterdikleri bu bin üçyüz kırkdörtte
Risalet-ün-Nur ve Şâkirdlerinden daha ziyade bu Vazifeyi müşkil şerait
içinde sebatkârane yapan zâhirde görülmüyor. Demek bu Âyet onları
dahi Daire-i Harîmine hususî dahil ediyor.