Page 240 - Münafığın Derin Karanlığı
P. 240

M ÜNAFI ĞIN D ERİN K ARANLI ĞI






                       bakar. Eğer bir yerde para, güç, itibar, çevre, popülarite, makam mevki gibi çıkarlar
                       varsa, işte münafık o zaman bunları elde etmek için görülmemiş bir emek verir.
                       Ama samimi sevgi için kılını bile kıpırdatmaz.

                           Ancak buna rağmen, Müslümanlara oyun oynayabilmek için gerçek amacının
                       'sadece sevgi olduğunu' söyler. Bu oyundaki rolünü de çok iyi oynar. Çünkü bu

                       iddia, ona Müslümanlara karşı ardı arkası kesilmeyecek bir 'eylem zenginliği' ka-
                       zandıracaktır. 'Huzursuzluk, fitne ve kargaşa çıkarmak, Müslümanlara rahatsızlık
                       vermek, onların vakitlerini ve enerjilerini tüketmek, onları yorup İslam için faa-

                       liyet yapamayacak hale getirmek' için 'sevgi iddiası'nda bulunmak, münafığa göre
                       mükemmel bir 'tuzak'tır. Böylece münafık, aklı başında, güzel ahlaklı ve imanlı ol-

                       malarıyla dikkat çeken Müslümanlara kendince 'sevgi adı altında' rahatsızlık vere-
                       cektir. Sürekli suçlayıp, kötüleyerek kendince onların itibarını yok edecek ve bunun
                       yerine kendi büyüklüğünü vurgulayabilecektir. Konu sadece, münafığın bu başarılı,

                       güzel ahlaklı Müslümanların 'gölgesinde' kalmış olmasıdır. Onun tüm sıkıntısı, en
                       üstün, en dikkati çeken, en sükseli, en başarılı, en mükemmel insanın kendisi
                       olduğu imajını verememesinden kaynaklanır.

                           Allah Kuran'da, sevgiyi alçakça bir amaçla, bir saldırganlık ve ahlaksızlık unsuru
                       olarak kullanmak isteyen münafıkların bu yöntemine dikkat çekmiştir. Kuran'da
                       yer alan 'Habil ve Kabil kıssası'nda, münafıkların sevgi iddiasıyla nasıl bir fitneye

                       ve sapkınlığa sürüklendikleri açıkça görülmektedir.
                           Bu kıssada anlatılan olaylara göre, Hz. Adem (as)'ın iki oğlu da Allah'a birer

                       kurban sunmuşlardır. Birininki kabul edilmiş, diğerininki ise kabul edilmemiştir.
                       Tarihi kaynaklara göre Hz. Adem (as)'ın oğullarından Kabil, kendisinin sunduğu
                       kurban kabul edilmeyince kıskançlığa kapılmış ve 'Allah'ın diğer kardeşini daha

                       çok sevdiğini düşünmüştür'. (Allah'ı tenzih ederiz) -Haşa- Allah'a karşı kinlenmiş
                       ve bu yüzden de 'kardeşini şehit etmiştir'.

                            Habil-Kabil kıssasındaki olay münafık zihniyetin azgınlığını bize açıkça gös-
                       termektedir. Kabil, 'Allah'ın kendisini sevmesini istediği için değil', sırf 'gurur,
                       kibir ve enaniyetini tatmin etmek için' kardeşini şehit etmiştir. Azgınlığının nedeni

                       sevgi isteği değil; rekabet duygusu ve daha üstün olma isteğidir.
                           Açıktır ki münafıklar sevgiyi bahane ederek her türlü alçaklığı yapmaya ha-
                       zırdırlar. Gerektiğinde hiç çekinmeden saldırganlaşabilir, hatta cinayet bile işle-

                       yebilirler. Ancak Allah'ın bir nimet olarak yarattığı bu kutsal ve güzel duyguyu,
                       adilikleri ve şeytani faaliyetlerini sürdürmek için bir kılıf gibi kullanan münafıklar,
                       bu yöntemleriyle asla başarılı olamayacaklardır. Yaptıkları her alçaklık, her kalleşlik

                       ve sahtekarlık, onlara dünyada ve ahirette mutlaka azap olarak geri dönecektir.





           238
   235   236   237   238   239   240   241   242   243   244   245