Page 299 - Münafığın Derin Karanlığı
P. 299
ad nan o k t ar (haru n y ahy a)
MÜNAFIKLIĞIN SONU
MUTLAKA HÜSRANDIR
MÜNAFIĞIN HAYATI AŞAĞILANMIŞ OLARAK SON BULUR
Münafığın bünyesine en hakim olan duygu 'aşağılık kompleksi'dir. Bu haklı
bir komplekstir çünkü münafık gerçekten de, 'dünyanın en aşağılık karakterine
sahiptir'. İnandığı hak olan hiçbir değeri, uğruna yaşamak isteyeceği hiçbir ülküsü,
hiçbir inancı yoktur. Bukalemun gibi, her girdiği ortama göre farklı bir ahlak gösterir.
İnançtan inanca, kültürden kültüre, felsefeden felsefeye geçer. Çünkü münafığın
bu hayattaki en büyük rüyası, küfrün onu arasına alıp ona değer vermesidir. Onların
tek bir 'Aferin'i, tek bir 'Sırt sıvazlaması' için bile, yapmayacağı rezillik, alçaklık ve
ahlaksızlık yoktur.
Ancak ilginç olan şudur ki, münafık küfre yaranabilmek için onların bir de-
diğini iki etmediği halde, bir türlü küfre kendisini istediği anlamda kabul ettire-
mez. Çünkü sadece Müslümanlar değil, küfür de münafığın gösterdiği bu aşağılık
karakterin farkındadır. Bu nedenle hiçbir zaman onu gerçek anlamda aralarına al-
maz, saygı ve sevgi duymazlar. Sadece çıkarları için kullanırlar. Münafık küfre ya-
ranmaya çalıştıkça, küfür onu daha da ezer, daha da çok kullanır, daha da aşağılar.
Münafık küfre en aşağılardan hayranlıkla bakarken, küfür münafığa en tepeden
küçümseyerek bakar. Çünkü hiç kimse dostunu, din kardeşini, birlikte yol aldığı
insanı adeta arkadan bıçaklayan, iyilik gördüğü insana kötülükle karşılık verip
hainlik yapan birine güvenmez. Münafık hakkında bu gözlemi yapmış olan küfür
de bu yüzden, münafığı çıkarı için kullanır, ama hiçbir zaman onu bir arkadaş ya
da dost olarak benimsemez.
İşte bu durum; yani herkes tarafından aşağılanmak, münafığın bu dünyada
tattığı en büyük azaplardan biridir. Her aynaya baktığında karşısında 'alçak bir
insan' görür. Her ne kadar günlük hayatta züppe ve bilmiş tavırlarıyla bu ezikliğini
297