Page 297 - Münafığın Derin Karanlığı
P. 297
ad nan o k t ar (haru n y ahy a)
Ancak elbette ki bunları yaparken bir yandan da, 'münafığın alttan alta Müs-
lüman toplumuna zarar vermesini engellemeye ve onun şeytani faaliyetlerini pa-
sifize etmeye' çalışırlar. Nasıl ki ortada bir 'yılan' varsa, bu yılanın ağzından zehrini
alırsınız ya da dişini sökersiniz ama yine bırakırsınız. Böylece yılanın herhangi
birini zehirlemesini engellemiş olursunuz. İşte münafığın da zehrini, sakince etkisiz
hale getirmek gerekir.
Tüm bunlar Müslümanların Kuran ahlakını yaşamalarından dolayı ibadet
olarak uyguladıkları bir ahlaktır. Münafığın bunlardan etkilenip etkilenmemesi,
vazgeçip hidayet bulması ya da kararlılıkla münafıklığına devam etmesi, Müslü-
manların elinde olan bir durum değildir. Bu ancak Allah'ın takdirindedir. Münafık
kaderinde varsa, tövbe edip Allah'tan çok korkan, Allah'ı çok seven, çok samimi
bir Müslüman haline gelebilir. Kaderinde münafık olarak yaratıldıysa, Müslü-
manlar ne kadar çaba gösterirlerse göstersinler münafık eninde sonunda küfre
gider.
Ama bunun kararını hiçbir zaman için Müslümanlar veremezler. Münafık
Müslümanlardan ayrılmak istemeden, Müslümanlar ona "Aramızdan git, seni
istemiyoruz" demezler. Çünkü bir insanı kendisi istemeden küfre doğru itmek
asla dine uygun olmaz.
Ayrıca Müslümanlar Kuran'a göre birbirlerini koruyup kollamakla sorumludurlar.
Çünkü Kuran'da 'velayet sistemi' vardır. İman edenler 'birbirlerinin velisi, koruyucusu,
dostu, yardımcısı'dır. Birbirlerini öz kardeşleri gibi korumakla mükelleftirler. Dolayısıyla
münafık da, sadece diliyle bile olsa "La İlahe İllAllah" yani "Allah'tan başka İlah
yoktur" dediği sürece, Müslümanlar arasındaki velayet sistemi onun için de geçerlidir.
Dolayısıyla Müslümanlar, "Şu kişi münafık olabilir" diyerek bir kişiyi aralarından ayı-
ramazlar. Böyle kesin bir teşhis koyabilmek için ancak Allah'ın Peygamberlerine vahiy
indirmiş olması gerekir. Asrımızda da bir Peygamber yaşamadığı için, Müslümanlar
kendi kendilerine asla bir kişi için "Bu kişi münafık" diye bir hüküm veremezler.
Böyle bir karar verip o kişiyi Müslümanların arasından ayırıp dışlamak, onu küfre
doğru itmek, 'haram olur'.
Müslümanlar neden küfre tebliğ yaparlar? İnkar edenlerin iman etmelerine
vesile olmak için. Küfre sabırla anlatırken, münafığa anlatmaktan vazgeçmek ise
çok çelişkili ve yanlış bir uygulama olur. Müslümanlar nasıl ki, "Ateistim", "Dinsi-
zim" ya da "İslam'a karşıyım" diyen insanlara İslam'ı tebliğ ediyorlarsa, münafığa
da aynı şekilde Müslümanlığı anlatmak durumundadırlar. Münafık ne kadar anor-
mal, ne kadar aksi, huysuz ya da ahlaksız olursa olsun, Müslüman ona sabretmekle
yükümlüdür. Ne kadar sabır gösterirse, karşılığında da o kadar sevabı olur.
295