Page 46 - Münafığın Derin Karanlığı
P. 46
M ÜNAFI ĞIN D ERİN K ARANLI ĞI
lerine girebilmek, aralarında bir yer edinip itibar kazanabilmek için de, yine Müslü-
manları kullanmaya kalkışırlar. Kendilerine her türlü güzelliği, güven ve sevgi ortamını
sunan müminlerden elde ettikleri küçük büyük her türlü bilgiyi, hiç tereddütsüz
Müslümanları kendilerine düşman edinmiş bu insanlarla paylaşırlar. Kendi hayatlarına
dair özel bilgilerini de yine güvenip Müslümanlarla paylaşmazken, tüm bunları sırdaş
edindikleri bu yabancı insanlara anlatmakta hiçbir sakınca görmezler.
Allah bir Kuran ayetinde münafıkların bu alçaklıklarını Müslümanlara, "Onlar,
sana gelmeyen diğer topluluk adına kulak tutanlar (haber toplayanlar)dır" sözle-
riyle haber vermiştir:
Ey Peygamber, kalpleri inanmadığı halde ağızlarıyla "İnandık" diyenlerle Ya-
hudilerden küfür içinde çaba harcayanlar seni üzmesin. Onlar, yalana kulak
tutanlar, sana gelmeyen diğer topluluk adına kulak tutanlar (haber topla-
yanlar)dır... (Maide Suresi, 41)
Ayette münafık karakterli insanların, 'ağızlarıyla inandık diyen, ama gerçekte
kalplerinde böyle bir inanç olmayan kimseler' oldukları anlatılmıştır. Ayrıca bun-
ların, 'Müslümanlardan olmayan insanlara anlatabilmek için, iman edenler ara-
sından gizlice bilgi, istihbarat ve haber toplayan' kimseler oldukları da haber ve-
rilmiştir. Münafıklar bu haberleri, Müslümanların aleyhinde hareket eden insanlara
ulaştırdıklarında, verdikleri bilgiler sayesinde onların dostluklarını ve güvenlerini
kazanacaklarını umarlar. Büyük bir heyecan ve hayranlık oluşturacaklarını ve böylece
de onlar arasında iyi bir yer edilebileceklerini sanırlar.
Oysaki hayalleri asla gerçek olmaz. Çünkü iman üzerine kurulmayan, çıkar bir-
likteliklerine dayalı ilişkiler aldatıcı ve geçicidir. İşte münafıklar da bunu bildikle-
rinden, sürekli bu heyecanı ayakta tutabilmenin yollarını ararlar. Sürekli yeni bilgi-
lere, gizli sırlara ulaşabilmeye ve bunları gerçek dostları kabul ettikleri inkar
edenlere aktarabilmeye çalışırlar.
Şu çok açık bir gerçektir ki, kalbinde gerçek imanı ve Allah sevgisini yaşayan bir
insan, imandan uzak insanlarla dostluktan, onlarla saatlerce boş sohbetler etmekten
asla samimi bir zevk alamaz. Müslümanların hayatını tehlikeye atacak, onlara zarar
verecek, güvenliklerini zedeleyecek bilgiler aktarması ise asla mümkün olmaz. Aksine
iman eden bir kimse, Allah'ın anılmadığı, boş konuşmaların yapıldığı, İslam ve Müs-
lümanlar aleyhinde sohbetlerin edildiği bir ortamda olmayı asla kabul etmez. Müs-
lümanların güvenliğini, rahatını, konforunu sağlamak için de fedakarane bir çaba
içinde olur. Bu yönde zarar verecek en ufak bir tavra yanaşmaz. Dolayısıyla, münafık
karakterli insanların, imandan uzak kimselere duydukları bu ilgi, hayranlık ve
bağlılık, onların güvenilmez ve ikiyüzlü kişiliklerinin anlaşılmasında çok önemli
bir delil oluşturur.
44