Page 49 - Münafığın Derin Karanlığı
P. 49
ad nan o k t ar (haru n y ahy a)
gası) vuruldu ve Allah'tan bir gazaba uğradılar. Bu, kuşkusuz, Allah'ın
ayetlerini tanımazlıkları ve Peygamberleri haksız yere öldürmelerindendi.
(Yine) bu, isyan etmelerinden ve sınırı çiğnemelerindendi. (Bakara Suresi,
60-61)
Ayetlerde anlatıldığı gibi, Allah Hz. Musa (as) ile birlikte Mısır'dan çıkan İs-
railoğulları'na lütufta bulunup onlara pınarlar, yiyecekler sunmuştur. Ancak tüm
bu güzelliklere şükretmeleri gerekirken onlar, "Ey Musa, biz bir çeşit yemeğe
katlanmayacağız, Rabbine yalvar da, bize yerin bitirdiklerinden bakla, acur,
sarımsak, mercimek ve soğan çıkarsın." demişlerdir. Tabi, "sarımsak, soğan,
acur, mercimek" derlerken, hayranlık duydukları tek başına bu yiyeceklerin
kendisi değildir. O devirde Firavun hanedanının bu yiyecekleri geleneksel bir pi-
şirme şekli vardı ve onlar da, asıl olarak bu gösteriş ve sükseye büyük bir hayranlık
ve özlem duyuyorlardı.
Bunun gibi yine Firavun toplumunda önemli bir sükse vesilesi olan 'altın bu-
zağı heykeli', onun ihtişamı ve gösterişi de onları çok etkiliyordu. Oradaki 'züppe
sistem' çok hoşlarına gidiyordu. Aynı şekilde onların konuştukları dile karşı da
büyük bir hayranlık duyuyorlardı. Normalde kendi dilleri İbraniceydi ama Fira-
vun'un kullandığı dili daha sükseli görüyor ve onlar da bu dili kullanarak,
kendilerince aynı şekilde sükseli olmak istiyorlardı.
Bu nedenle de Firavun sisteminin zulmü altında yaşamak pahasına, ölümü
dahi göze alıyor, bu sistemin sükseli, şaşalı ortamından istifade etmeyi arzu edi-
yorlardı. Bu küfri sisteme duydukları hayranlık bilinçaltlarından gitmiyordu. Hz.
Musa (as) onlara doğrusunu ne kadar anlatırsa anlatsın, akılları hep Firavun sis-
teminde kaldığı için bir türlü ikna olmuyor ve gizli ya da açık eski hayatlarına
duydukları özlemi dile getiriyorlardı.
Elbette ki İsrailoğulları'nın bu sözleri ve hayranlıkları sadece onlara has
bir düşüncenin yansıması değildir. Allah burada bize, tanımamız gereken
önemli bir insan karakterini tanıtır. Tarihin her döneminde, imanı tam benim-
semeyen insanlarda bu karakter hep ortaya çıkmıştır. Günümüzde de, bu bakış
açısı münafık karakterinin önemli bir özelliği olarak dikkat çeker.
Gerçekten de Müslümanlar arasında olup da, hala imandan önceki eski ha-
yatlarına özlem duyan kimselere rastlarız. Ve tarih boyunca her Müslüman toplu-
lukta böyle insanlar olmuştur. Aslında bu kimseler, Müslümanlarla birlikte olduktan
sonra, imansız insanlarınki ile kıyaslanmayacak kadar güzel bir hayat yaşamaya
başlarlar. Ondan öncesinde, Allah korkusu olmayan kimselerle birlikte oldukları
için, çevrelerindeki insanlardan her türlü kötülüğü görmüş, her türlü çıkar ilişkisine,
47