Page 118 - Risale-i Nur - Muhakemat
P. 118
120 MUHÂKEMAT
Evet herşeyi Hikmet ve İntizamla gören Sâni'-i Hakîm'e
itikad etmezse ve Alel-Amyâ tesadüfe havale ederse ve o beliyyata
karşı elindeki kudretin adem-i kifayetini düşünse; tevahhuş ve
dehşet ve telaş ve havftan mürekkeb bir halet-i cehennem-nümun ve
ciğerşikâfta kaldığından eşref ve Ahsen-i Mahluk olan insan,
herşeyden daha perişan olduğundan Nizam-ı Kâmil-i Kâinatın
Hakikatına muhalif oluyor. İşte Nokta-i İstinad... Evet melce' yalnız
Marifet-i Sâni'dir.
Demek şu iki Nokta ile bu derece Nizam-ı Âlemde
hükümfermalık, Hakikat-ı Nefs-ül Emriyenin hassa-i münhasırası
olduğu için, her Vicdanda iki pencere olan şu iki Noktadan Vücud-u
Sâni' tecelli ediyor. Akıl görmezse de fıtrat görüyor... Vicdan
nezzardır, Kalb penceresidir.
T e n b i h : Arş-ı Kemalât olan Marifet-i Sâni'in
mi'raclarının usûlü dörttür:
Birincisi: Tasfiye ve İşraka müesses olan Muhakkikîn-i
Sofiyenin minhacıdır.
İkincisi: İmkân ve hudûsa mebni olan Mütekellimînin
tarîkidir. Bu iki asıl, filvaki' Kur'an'dan teşa'ub etmişlerdir. Lâkin
fikr-i beşer başka surete ifrağ ettiği için, tavîl-üz zeyl ve müşkil-
leşmiştir.
Üçüncüsü: Hükemanın mesleğidir. Üçü de taarruz-u
evhamdan masun değildirler...
Dördüncüsü ki, Belâgat-ı Kur'aniyenin Ulüvv-ü Rütbesini
ilân eden ve İstikamet cihetiyle en kısası ve vuzuh cihetiyle beşerin
umumuna en eşmeli olan Mi'rac-ı Kur'anî'dir. İşte biz dahi bunu
ihtiyar ettik. Bu da iki nevidir: