Page 123 - Risale-i Nur - Muhakemat
P. 123
ÜÇÜNCÜ MAKALE 125
Evet şu kadar çirkin bir şeyi Vicdan ve Akıl muhal görüyor.
Kalb dahi kabul etmez. İllâ ki müşagabe ile safsata edip herbir
zerreye hükemanın akıllarını ve hükkamın siyasetlerini verip, tâ
herbir zerre ehavatıyla ittifak ve intizam mes'elesinde müşavere ve
muhabere etsinler. Evet bu surette bir mesleği, insan değil hayvan
dahi kabul etmez. Fakat ne çare, mesleğin lâzım-ı beyyini
meslektendir. Şu meslek ise, bu suretten başka birşey ile tasvir
edilmez. Evet bâtılın şe'ni şöyledir: Ne vakit tebeî bir nazar ile
bakılırsa, sıhhatine bir ihtimal verilir. Fakat im'an-ı nazar eyledikçe,
ihtimal-i sıhhat bertaraf olur.
İ ş a r e t : Madde dedikleri şey ise; suret-i mütegayyire, hem
de hareket-i zâile-i hâdiseden tecerrüd etmez. Demek hudûsu
muhakkaktır. Feya acaba! Sâni'-i Vâcib-ül Vücud'un Lâzıme-i
Zaruriye-i Beyyinesi olan Ezeliyeti zihinlerine sığıştıramayan nasıl
oldu da herbir cihetten Ezeliyete münafî olan maddenin ezeliyetini
zihinlerine sığıştırabilirler? Hakikaten cây-ı taaccübdür... Evet insan
düşündükçe, cemi' Sıfat-ı Kemaliye ile muttasıf olan Sâni'den
istiğrab ve istinkâr ettikleri şu hayret-efza masnuatı tesadüf-ü
amyâya ve hareket-i zerrata isnad ettikleri için, insanı insaniyetten
pişman eder.
T e l v i h : Harekât-ı zerrattan husulü dava olunan kuvvet ve
suretler, araziyetleri cihetiyle enva'daki mübayenet-i cevheriyeyi
teşkil edemez. Araz Cevher olamaz. Demek bütün enva'ın fasılları
ve umum a'razın havass-ı mümeyyizeleri, adem-i sırftan
muhtera'dırlar. Tenasül, teselsülde şerait-i âdiye-i itibariyedendir.