Page 128 - Risale-i Nur - Muhakemat
P. 128
130 MUHÂKEMAT
Kudret-i Kâmile-i İlahiyeyi göstermekle beraber ondan sarf-ı nazar
etmek, gaibi şahid suretinde görmek olan kıyas-ı hâdi' ile ve ebna-yı
cinsini muhakeme ettiği gibi; bir kaide-i mahdude ile Vâcib-ül
Vücud'a nazar ederler. Hattâ çok mes'eleyi akl-ı selim makul
gördüğü halde, onlar gayr-ı makul tevehhüm ederler.
T e n b i h : Muhtereattan kat'-ı nazar; masnuatın en zahir ve
münevver ve "ziya" dedikleri olan Nur-u Ayn-ı Âlemin kavanin-i
acibesi ve onun semeresi ve misal-i musaggarı olan nur-u basarın
nevamis-i bediasıyla münevver ve musavver olan Kemal-i Kudret-i
İlahiyenin canibinde; müvazene nokta-i nazarında gayr-ı makul ve
uzak tevehhüm olunan mesaile temaşa edilirse, me'nus ve ayn-ı aklın
kirpikleri ortasında görülecektir.
T e n b i h : Nasılki zaruriyattan nazariyat istintac olunur.
Öyle de Âsâr-ı Sâni'in zaruriyatı, mahfiyat-ı san'atına bürhandır.
İkisi beraber bu mes'eleyi isbat eder.
T e l v i h : Acaba Nizam-ı Âlemdeki san'attan daha dakik,
daha acib, daha garib, Cins-i Kudret-i Mümkinattan daha uzak, Akıl
tasavvur edebilir mi?.. Elbette edemez. Zira fünun; gösterdikleri
fevaid ve hikem ile bizzarure Sâni'in Kasd ve San'at ve Hikmetine
şehadet ettiklerinden Ukûlü kabul etmeye muztar etmişlerdir. Yoksa
bu bedihiyattan en küçük bir Hakikatı, Akıl kendi kendine kalsa idi
kabul etmezdi.
Evet Zemin ve Âsumanı hamleden ve muallakta tutan ve
Ecram-ı Kâinatı istihdam eden ve Nizamında idhal ile hiçbir Emrine
isyan edilmeyen Zât-ı Akdes'ten neden istiğrab olunsun ki; ondan
derecatla eshel ve ehaff olanı hamletsin. Evet bir dağı kaldıran, bir
hokkayı