Page 387 - Risale-i Nur - Mektubat
P. 387

YİRMİDOKUZUNCU  MEKTUB –  BİRİNCİ  KISIM                                       389


          manası  vazıh  olduğunu  bildirir.  Baştan  başa  Hitab-ı  İlahî,  o  manalar
          üzerine döner, takviye eder, bedahet derecesine getirir. O mensus manaları
          kabul  etmemekten,  hâşâ  sümme  hâşâ,  Cenab-ı  Hakk'ı  tekzib  ve  Hazret-i
          Risalet'in  fehmini  tezyif  etmek  çıkar.  Demek  Maânî-i  Mensusa,
          müteselsilen Menba'-ı Risaletten alınmıştır. Hattâ İbn-i Cerir-i Taberî bütün
          Maânî-i  Kur'anı  muan'an  sened  ile  müteselsilen  Menba'-ı  Risalete  îsal
          etmiş ve o tarzda, mühim ve büyük Tefsirini yazmış.

                 İkinci  Taife:  Ya  akılsız  bir  dosttur,  kaş  yapayım  derken  göz
          çıkarıyor veya şeytan akıllı bir düşmandır ki, Ahkâm-ı İslâmiye ve Hakaik-
          i Îmaniyeye karşı gelmek istiyor. Kur'an-ı Hakîm'in -senin tabirinle- birer
          polat  kal'ası  hükmünde  olan  Surlu  Sureleri  içinde  yol  bulmak  istiyor.
          Böyleler, hâşâ Hakaik-i Îmaniye ve Kur'aniyeye şübhe îras etmek için bu
          nevi sözleri işaa ediyorlar.


                 İ k i n c i   N ü k t e : Cenab-ı Hak, Kur'anda çok şeylere Kasem
          etmiş. Kasemat-ı Kur'aniyede çok büyük Nükteler var, çok Sırlar var.

                                      ِ
                 Meselâ:    ْهيحضوا   ٰ ُ    ْ  ْ سم  ْ و ا ل ْ َّش     da  Kasem,  Onbirinci  Söz'deki

          muhteşem  temsilin  esasına  işaret  eder.  Kâinatı  bir  saray  ve  bir  şehir
          suretinde gösterir.

                 Hem   ْكِْمي     ْ ح لا  ْ ن ْ ِ  ْ  ار ْ ق ْ  لاو  ۞ ْ  ْسي   deki Kasem ile, İ'cazat-ı Kur'aniye-

                                       ُ

          nin Kudsiyetini ve Ona Kasem edilecek bir Derece-i Hürmette olduğunu
          ihtar eder.
                                 ِ             ِ      ِ               ِ
                        ل ْ م و
          ْ مي   ظع ْن  ْ ْ عتْ ْ و ل ْم ْ س    َّ ُ         ُ      ُ  ى  ِ  ْ ْ ب ْ م ْ و ْ قا ْ ع ْ ا ل ْ ن ْ ج و ْ ِم ْ ۞ ْ ْ او ْ ن ْ ه ْ ْ ق ل  ْ مسق         ْ ْ ه ْ و ى ْ ۞ ْ ف ْ ا ل ْ ْ ُا  اذاِْمج َّ  لا ْ ن  ْو
                                                     ُ     ِ
                                                                         ٰ




          deki Kasem; yıldızların sukutuyla Vahye şübhe îras etmemek için cinn ve
          şeytanların gaybî haberlerden kesilmelerine alâmet olduğuna işaret etmekle
          beraber; yıldızları dehşetli azametleriyle ve Kemal-i İntizam ile yerlerine
          yerleştirmek  ve  seyyaratları  hayret-engiz  bir  surette  döndürmekteki
          Azamet-i Kudret ve Kemal-i Hikmeti, o Kasem ile ihtar ediyor...
                                 ِ
                  ِ
                   ْ  لْت  ْ ر ْ س  ْ م لا   ُ      ۞ ْ ْ و  ْتا    ِ ْ را ْ ي  ْ و ا ل ْ َّذ      daki Kasemde; havanın temevvücatı ve
          tasrifatı  içinde  mühim  Hikmetleri  ihtar  etmek  için,  rüzgârlara  memur
          Melaikelere  Kasem  ile  nazar-ı dikkati celbediyor ki, tesadüfî  zannolunan
   382   383   384   385   386   387   388   389   390   391   392