Page 384 - Risale-i Nur - Mektubat
P. 384

386                                                                                                              MEKTUBÂT


                  Altıncı  Nükte:  Dersiniz  ki:  Resul-i  Ekrem  Aleyhissalâtü  Ves-
           selâm'ın ecdadlarından Nebi gelmiş midir?

                  Elcevab:  Hazret-i  İsmail  Aleyhisselâm'dan  sonra  bir  Nass-ı  Kat'î
           yoktur.  Ecdadlarından  olmayan,  yalnız  Hâlid  İbn-i  Sinan  ve  Hanzele
           namında iki  Nebi  gelmiştir.  Fakat Ecdad-ı  Nebi'den,  Kâ'b  İbn-i  Lüeyy'in
           meşhur ve sarih ve tansis tarzındaki bu şiiri ki:
            اه ْ يْب ْ خ       ْا ق  ْ د و ُ  ْ صْا       ْ ب ْ ْ  ا ْ خ ْ ب ا  ر  ُ  ِ  ْ خي     ُ  ْ ْ م ْ ح ْ م ْ د ۞ ْ ْ ف  ْ ِ بنلا  ْ  ْ  اي ِ تِ ْ        ْ ف ْ  ل ْة     ْ  غْل ْ ع ٰ       demesi    ,
                                                ى ُ   َّ
                                                  َّ



              ُ
           Mu’cizekârane ve Nübüvvetdarane bir söze benzer. İmam-ı Rabbanî hem
           delile,  hem  keşfe  istinaden  demiş  ki:  Hindistan'da çok  Nebiler  gelmiştir.
           Fakat bazılarının ya hiç Ümmeti olmamış veyahut mahdud birkaç adama
           münhasır kaldığı için iştihar bulmamışlar veyahut Nebi ismi verilmemiş.

                  İşte  İmam'ın  bu  düsturuna  binaen,  Ecdad-ı  Nebi'den  bu  nevi
           Nebilerin bulunması mümkün...

                  Yedinci  Nükte:  Diyorsunuz  ki:  Resul-i  Ekrem  Aleyhissalâtü
           Vesselâm'ın  Peder  ve  Vâlideleri  ve  ceddi  Abdülmuttalib'in  Îmanları
           hakkında akva ve esahh olan haber hangisidir?

                  Elcevab:  Yeni  Said  on  senedir  yanında  başka  Kitabları  bulun-
           durmuyor,  bana  Kur'an  yeter  diyor.  Böyle  teferruat  mesailinde,  bütün
           Kütüb-ü  Ehadîsi  tedkik  edib,  en  akvasını  yazmağa  vaktim  müsaade
           etmiyor.  Yalnız  bu  kadar  derim  ki:  Resul-i  Ekrem  Aleyhissalâtü
           Vesselâm'ın Peder ve Vâlideleri Ehl-i Necattır ve Ehl-i Cennet'tir ve Ehl-i
           Îmandır.  Cenab-ı  Hak,  Habib-i  Ekreminin  mübarek  Kalbini  ve  o  Kalbin
           taşıdığı ferzendane Şefkatini, elbette rencide etmez. Eğer denilse: Madem
           öyledir;  neden  onlar  Resul-i  Ekrem  Aleyhissalâtü  Vesselâm'a  Îmana
           muvaffak olamadılar? Neden bi'setine yetişemediler?

                  Elcevab:  Cenab-ı  Hak,  Habib-i  Ekreminin  Peder  ve  Vâlidesini,
           kendi  Keremiyle,  Resul-i  Ekrem  Aleyhissalâtü  Vesselâm'ın  ferzendane
           hissini  memnun  etmek  için,  Vâlideynini  minnet  altında  bulundurmuyor.
           Vâlideynlik  mertebesinden,  manevî  evlâd  mertebesine  getirmemek  için;
           hâlis kendi Minnet-i Rububiyeti altına alıp, onları mes'ud etmek ve Habib-i
           Ekremini  de  memnun  etmekliği  Rahmeti  iktiza  etmiş  ki,  Vâlideynini  ve
           Ceddini,  ona  zahirî  Ümmet  etmemiş.  Fakat  Ümmetin  Meziyetini,
           Faziletini,  Saadetini  onlara  ihsan  etmiştir.  Evet  âlî  bir  müşirin,  yüzbaşı
           rütbesinde  olan  pederi  huzuruna  girmesi;  birbirine  zıd  iki  hissin  taht-ı
           tesirinde  bulunur.  Padişah  o  müşir  olan  Yaver-i  Ekremine  merhameten,
           Pederini onun maiyetine vermiyor.
   379   380   381   382   383   384   385   386   387   388   389