Page 143 - Risale-i Nur - Barla Lahikası
P. 143

BARLA  LÂHİKASI                                                                                                 145

           ise, bu zamana kadar hiç bir İmamın söylemediği Kelimeleri ve  İman
           telkinatlarını  yapan  Risalet-ün  Nur  Eczalarıdır.  O  küçük  fabrika  ise;
           Risale-i  Nurları  kim  okuyup  yazarsa,  o  dahi  küçük  fabrikaya
           benzeyecek.  İçerisindeki  bedi'  âletler  ise,  Risale-i  Nur'un  Düsturları,
           Hakikatları  ve  Mesail-i  İmaniyedir.  Okuyan  ve  yazan  insanlar,  öyle
           kuvvetli,  sarsılmaz  İmanları  bulacaklardır.  Fabrika  hareketi  ise,
           Risaleleri  okuyup  yazan  adamların  kemal-i  şevk  ve  heyecanla
           çalışmalarıdır. Görmüş  olduğum  vilayet  ise;  Velayet-i  Kübra  yollarını
           gösteren  Risale-i  Nur'dur.  Bu  rü'yayı  takviye  için,  bir  rü'ya  daha
           söyleyeceğim:  "Menamda,  İstanbul'a  yaya  olarak  iki  defa  gittim.
           İstanbul'a  vardığımda,  dükkânları  hep  açıktır,  içinde  sahibleri  yoktur,
           dükkânların içinde -sandıklarda- büyük büyük mıhlar gördüm ve başka
           demir  parçaları  da  vardı.  Bunun  üzerine  manevî  Rahmet  yağarken,
           İstanbul'dan yaya olarak avdet ettim..."

                  Allahu a'lem bunun tabiri de, dünyada İstanbul büyük ve güzel
           memleket olduğu gibi, öyle de Risaleler ve Mektubat-ün Nur Velayet-i
           Kübra  yollarını  gösterir.  Demir  gibi  kuvvetli,  elmas  mıhlar  gibi
           Hakikatın bürhanlarını, satışa çıkaran ve her Risale bir Kudsî Dükkân
           hükmüne gelen bir Meşher-i Nuranîdir. O sergide, İmanî Nurlar teşhir
           ediliyor.  Ve  Velayet-i  Kübra  yollarını  gösterdiğini,  iki  kerre  iki  dört
           eder derecesinde kanaatım gelmiştir.

                  İkinci gördüğüm rü'yanın tabiri, Allahu a'lem böyle olsa gerektir:
           Kıbleye  karşı  kışla  ise,  manevî  Allah'a  asker  olan  gençlerin  Isparta
           Vilayetindeki  geniş  Dershanelerine  işarettir.  Ekmeği  dağıtan  Zât  ise,
           Üstad-ı Muhterem Said Nursî'dir. Ve ekmek pişiren fırın ise, Üstadımın
           hususî  Medresesidir.  Fırının  ekmeğinin  müşterileri  ise;  Risaleleri
           okuyup    lezzetini    anlayan,    benim    gibi     ve    arkadaşlarım    gibi
                   ِ

              دي۪زم     نم ل   ه diyenlerdir.
                      َ ْ
                 ْ َ
                  Evet Üstad-ı Muhterem, insanlara manevî ekmek dağıtıcıdır. Bu
           fırında çok işaretler vardır. Aklım bu kadar yetişiyor. Gençlerin ayakta
           olması ise, gençlerin İmanî Risaleleri okuyup İmanları kuvvetleneceğine
           işarettir.  O  tatlı  ve  yedikçe  noksan  olmayan  üzüm  ve  ekmek  ise,  her
           şeyden daha tatlı İ’caz-ı Kur´ân Esrarına ve İmanın Envârına işarettir ki,
           onları    Risale - i   Nur    dağıtıyor.    Âciz    Talebeniz    ise,    gençlerin
           başında     ve     sağ     tarafta     bulunduğum    ise;   gençlere   İhsan  -  ı
   138   139   140   141   142   143   144   145   146   147   148