Page 214 - Risale-i Nur - Barla Lahikası
P. 214

216                                                                            YİRMİYEDİNCİ MEKTUBDAN

          isimlerini,  vesile-i  kabul  olmak  üzere  kullanarak  iltica  edebiliyorum.
          Hiç mümkün müdür ki, bu eşiğe yüzümü sürerken, "Ya Rab, Üstadım
          Said Nursî Hazretlerinden razı ol, dâreynde muradlarını hasıl kıl!" diye
          yalvarmayayım? Aslâ ve kat'â. Bu bir Vazife olmakla beraber, kanaatça
                  ِ
                 ْ َ
             َ ه
         ُ   للّٰا  ء آش  نا Vesile-i İcabe-i Duadır.
                 Aziz  Üstad,  sadîkınızın  zaîf Ruhu,  bu fâni hayatta olduğu gibi,
                                          للّٰ
                                            ا

          bâki   ve   sermedî   Hayatta  da        ءآش  ْ َ  ِ   ا  ن    ulvî  Ruhunuzun  Cenah-ı
                                             َ ه
                                          ُ
          Şefkatinden ayrılmayacaktır, ayrılamayacaktır ve ayıramayacaklardır.

                 Evet  gayr-ı  kabil-i  inkârdır  ki,  bu  fâni  hayatın  dağdağaları
          arasında, havas ve letaif her zaman müştakı bulundukları münevver ve
          muhteşem  âyineye  bakamıyorlar;  fakat  o  meşgaleden  feragat  edildiği
          anda, yine Nur bütün haşmetiyle arz-ı didar ediyor. Bu zamanlarda hiç
          ayrılık  hissetmiyorum.  Hattâ  ihtilaf-ı  mekânı  da  tesirsiz  görüyorum.
          Yedinci ve Üçüncü Lem'aların bura postahanesine vürudu, Ramazan'ın
          onbirine  tesadüf  ediyor.  Bir  gün  postada  kalmasına  karşılık  tutulursa,
          her bir Lem'a, bu mübarek ayın başından onuna kadar birer gün almışlar

          ve   ةمح   ر    هُلوَا  olan  Aşr-ı Ûla-yı Ramazanda  mahall-i maksuda vâsıl ol-
             ٌ
                   ُ َّ
                 َ َ ْ
          muşlardır.  Müftülük  ilânına  göre  tam  onuncu  gündedir.  Dördüncü  ve
          Sekizinci Lem'aları da bu mâh-ı gufranın ondördüncü günü aldım. Posta
          bir  gün  evvel  geldiğine  ve  bir  gün  de  postada  kalışına  veya  birinci
          makama sayılırsa bu Nurlu Eser de, sanki Ramazanın her gününde bir
          Lem'a alarak yerini bulmakla,  hem bu adedlerin boşuna konulmadığına,

                    ِ

                  ة

                   ر
          hem  de   فغم هُط   سوَا  olan  Aşr-ı  Sâni-yi  Ramazanda  yazıldığı  mahalle
                     ْ َ ُ
                   َ ٌ
                           َ ْ
          yetişeceğine sarahat derecesinde delalet ediyor.

                 Şu saatte Şuaatını gözüme sokan güneş gibi, bu kadar nurlu ve
          zahir Hakaikı, mahza bir İnayet-i İlahî olarak, bu bîçareye gösterilen bu
                                                     ِ
          mübarek   Eserlerden,  bu  Nurların    ا  ِ    و   ل    حب   gurubsuz   tulû'  ettikleri
                                             للّٰ

                                              ه
                                                   َ ْ
          mahalle, Utarid ve Zühre gibi maddeten ve manen yakın bulunan Hizb-
          ül  Kur´ân'a  dahi  hâfız,  sadık,  hâlis  ve  sâlih  Kardeşlerimin  daha  çok
          Esrar anlayacaklarına şübhe etmiyorum.
                 Madem  ki,  Merkez-i  Feyze  en  uzak  bulunan  âciz  bir
          Kardeşlerinin  mübarek  Eserler  hakkındaki  duyguları,  kendilerinin  de
          lâyıklı, manalı
   209   210   211   212   213   214   215   216   217   218   219