Page 216 - Risale-i Nur - Barla Lahikası
P. 216

218                                                                            YİRMİYEDİNCİ MEKTUBDAN

                                              فَلِ   yalan  söylemektir.  Onun için
          beri,  en  ziyade  menfurum,    دمح      ْلا  ِ ِ ه َ
                                      ُ ْ َ
          Hakikatı  ifade  ettiğime  emin  olabilirsiniz  ki,  yukarıda  arz  ettiğim  üç
          safhada  ihtiyar  ve  tesadüf  yoktur.  Hâkim  olan  bir  Dest-i  Gaybî  ve
          Kader-i İlahîdir. Bunu hissediyordum. Kader-i İlahîyi izaha lüzum yok.
          Dest-i Gaybın  da Gavs-ı A'zam  Sultan-ı  Evliya  Bâz-ül  Eşheb, Seyyid
          Abdülkadir-i  Geylanî  Kuddise  Sırruh-ul  âlî  Hazretleri  olduğunu  son
          defa öğrenmiş olduk.

                 Fakat  Muhterem  Üstadımın  âlî  afvlarına  istinaden  şunu  ilâve
          edeyim ki, Gavs-ı A'zam Hazretlerinin Keramet-i Gaybiyeleri, sarahaten
          Üstadımız Said Nursî Hazretlerini göstermektedir. Çocukluğundan beri
          hârika tercüme-i hali tedkik edilecek olursa görülür ki, bu Zâtın vücudu
          sırf  Kur´ân  ve  İman  hesabınadır.  Ondandır  ki  o  hârika  hâlâta  mazhar
          olmuş.  Biz  bîçareler  bu  şem'in  pervanesi  oldukça,  Hizb-ül  Kur´ân
          namına  Hazret-i  Gavs'ın  Himmet  ve  Duasına  ve  Cedd-i  Zîşanı
          Peygamberimiz  (Sallallahü  Teâlâ  Aleyhi  Vesellem)  Efendimiz
          Hazretlerinin  Şefaatine,  İltimasına  ve  nihayet  Münzil-ül  Kur´ân'ın
          Afvına, Himayesine mazhar olacağımıza da şübhe edilmemek lâzımdır.

                 Allah - u Zülcelal   Hazretleri  cümlemizi   muhafaza   buyursun.

            ي ِ   مٓا. Dâreynde  bâis-i necatımız  olan bu Hizmeti bilkülliye terk edecek
          َ
          olursak,  o  zaman  helâkimiz  muhakkaktır.  Madem  ki,  elimizde  ma'fuv
          olduğumuza dair senedimiz yok; Bâis-i Feyzimiz Üstadımız Hazretleri-
          nin  bizlere  şefkatinden  dolayı  Keramet-i  Gaybiyeden  haber  verdikleri
          müjdeler, yalnız şevkimizi ve şükrümüzü artırmaya vesile olmalı. İsim-
          lerinin sarahaten zikredildiğini bildirmekle beraber gösterdikleri âlî Fe-
          ragat,  cümlemiz  için  nazar-ı  ibretle  görülmeli  ve  cidden  taklid  olun-
          malıdır.  Yine  Emirlerindendir  ki;  bizler  Hizmetle  muvazzafız,  mükel-
          lefiz.  Netice  ile  değil.  Bu  Nurlu  Hizmette  bizleri  birleştiren  Allah-u
          Zülcelal'den niyazım: Haşirde de Liva-yı Muhammedî (A.S.M.) altında
          haşr ve cem' olmaklığımızdır.

                                                 ِ
                                ۪
                          ۪
                                                       بقت انب
                         م يلعْلا    عيمس    لا    تنَا  ك َّ َ ْ  ِ      نا  انم    ل   ْ  َّ َ َ      ر  َّ َ َ َّ    مهَّلل   َا
                                                َّ
                                      َ
                                                               ُ
                          َ
                       ُ
                              ُ
                                 َّ
                 Müsaadenizle sadede geliyorum:
                 Otuzbirinci  Mektub'un  Yedinci  Lem'asına  esas  olan  üç  Âyet-i
          Celilenin  tefsiri  hârika  bir  tarzdadır.  Bilhassa  İkinci  Vecih'le  Birinci
          Vechin
   211   212   213   214   215   216   217   218   219   220   221