Page 220 - Risale-i Nur - Barla Lahikası
P. 220

222                                                                            YİRMİYEDİNCİ MEKTUBDAN

                 Aziz Üstad!

          Âlem-i İslâm'a indirilen o azîm darbeler, Âlem-i İslâm hesabına Sizin
          omuzlarınıza  isabet  ettiğini  biliyorum.  Böyle  olmakla  beraber,  ulvî
          Ruhunuz, âlî Hamiyetiniz, hadden efzûn sabrınız, daha pek çok ve pek
          güzel hasletleriniz üzerinde en bâriz izleri gözüken şefkatiniz, zalimler
          hakkında da hayır Dua etmek oluyor.
                                                                                                        Talebeniz
                                                                Ahmed Husrev
                                          * * *

                 (Babacan Mehmed Ali'nin fıkrasıdır)

                 Cenab-ı  Vâcib-ül  Vücud  ve  Tekaddes  Hazretlerinin,  Cibril-i
          Emin  vasıtasıyla,  Âhirzaman  Nebisi  Peygamberimiz  (A.S.M.)
          Efendimiz'e  gönderilen  ve  bugüne  kadar  muhafaza  edilen  Kur´ân-ı
          Hakîm'i  Hakikatıyla  ve  Hak  Sözler  ile,  Hakk'ın  yaratmış  olduğu
          kullarına tercümanlık eden ve Hakk'ın Rızası için gece ve gündüz Dua
          eden,  hakikî  Saidden  bir  Muhabbetname  aldım  ki,  o  da  Üstadım
          Efendimin Mektubudur.

                 Ciddî ve samimî dostumuz ve Kardeşimiz bulunan Âsım Bey'e
          vardığımda  müjdeledi.  Beş  dakika  kadar  görüştüm.  Ve  göndermiş
          olduğunuz  emanetleri  alırken  öyle  sevindik  ki,  bülbülün  gül  dalında
          seher vaktinde aşkından ağzından çıkarmış olduğu nağmeler gibi işittik.
          Onun için birbirimizle ne konuştuğumuzu bilemedik. Bildiğim şu kadar
          ki:  Yalnız  ayrılırken  çok  şükür  Cenab-ı  Allah'a,  böyle  Envâr-ı
          Kur´âniyeyi neşreden bir Üstadımız varken, hiçbir vakit Saadetimizden
          mahrum kalmayız diye bildik.
                                                                   B a b a c a n
                                          * * *

                 (Zeki Zekâi'nin fıkrasıdır)

                 Aziz ve Sevgili Üstadım!

                 Üç haftaya yakın bir zaman oluyor ki, size Mektub yazamadım.
          Her  zaman  olduğu  gibi,  şu  günlerde  dairede  vazifenin  çokluğu
          dolayısıyla,  pek  kıymetli  olan  uhrevî  Vazifelerim  geri  kalıyor  ve  bu
          cihetle teessürüm kâfi gelmiyormuş gibi, bu hafta içinde işittiğim pek
          acı  elîm  bir  haber,  bir  sâıka  gibi  beni  beynimden  vurdu.  İşittim ki,
   215   216   217   218   219   220   221   222   223   224   225