Page 370 - Risale-i Nur - Barla Lahikası
P. 370
372 YİRMİYEDİNCİ MEKTUBDAN
ِ
للّٰ
Sizin Vazifeniz devam ediyor. Ve ا ءا َ ٓش نا Vazifeniz Şerh ve İzahla
ْ َ
ُ ه
ve Tekmil ve Tahşiye ile ve Neşr ve Talim ile, belki Yirmibeşinci ve
Otuzikinci Mektubları te'lif ile ve Dokuzuncu Şua'ın Dokuz Makamını
tekmil ile ve Risale-i Nur'u tanzim ve tertib ve tefsir ve tashih ile devam
edecek. Risale-i Nur'un samimî, hâlis Şakirdlerinin heyet-i mecmuasının
Kuvvet-i İhlasından ve Tesanüdünden süzülen ve tezahür eden bir Şahs-
ı Manevî, bâki ve muktedir bir kuvvet-i zahrdır, bir Rehberdir.
Buradan oraya gelen Mektubları, Mübarekler Heyeti bir Risale
şeklinde toplamasını ve Husrev de cüz'î ve hususî bazı cümlelerini ve
lüzumsuz bazı fıkralarını tayyetmeyi, Hâfız Ali ve Sabri'ye havale etmiş
olduğunu yazıyorsunuz. O, Risalet-ün Nur hakkında kerametli ve
dikkatli ve isabetli ve keskin Husrev'in nazarı doğrudur. Bâki bir
Eserde, muvakkat ve cüz'î ve hususî Kelimeler tayyedilse daha iyidir.
Bu defaki Mektubunuzda Kerametkârane üç nokta gördük:
Birincisi: Buranın bir Husrev'i olacak derecede İhlas ve İrtibat
ve İktidarı gösteren Küçük Husrev Mehmed Feyzi isminde Risalet-ün
Nur'un çalışkan bir Talebesi askerden gelip, daha ikinci defa
görüşüldüğü vakit, Mektubunuzda Feyzi ismini gördük, dedik: Bu
Risalet-ün Nur'un Şakirdleri birbirinden ne kadar uzak olsa da, birbirine
pek yakındır ki, böyle birden hissedip yazdılar.
İkincisi: Bu Küçük Husrev Feyzi, bu âhirlerde İstanbul'da iken
Risale-i Nur hesabına zihnime dokundu. Müteessir oluyordum. Acaba
rahatsızlığı var mı? Birden zihnim yüzünü ondan çevirdi, Hâfız Ali ile
şiddetli meşgul oldum. Anladım ki, teessür verecek var. Fakat Risalet-
ün Nur'un fa'al merkezi olan Hâfız Ali cihetinde olacak. Hâfız Ali'ye
şifa Duasına başladım, devam ettim. Ve Mektub gelmeden evvel
Feyzi'den sordum: "Sen bir hastalık çektin mi?" O dedi: "Yok". Dedim:
"Öyle ise, Isparta'da Risale-i Nur'un ehemmiyetli ve kuvvetli bir
Rüknünün bir rahatsızlığı var. Fakat, hayalim Hakikatın suretini
şaşırmış." Sonra Mektubunuz geldi, Hakikat anlaşıldı...
Üçüncüsü: Bundan yirmi gün evvel, Eyyam-ı Mübarekeden
sonra hatırıma geldi ki; vazifedarane Kalemi her gün istimal etmeyenler,
Risale-i Nur Talebeleri ünvan-ı icmalîsinde her yirmidört saatte yüz
defa hissedar olmak yeter diye, hususî isimlerle Has Şakirdler
Dairesi içinde bir kısmın isimleri muvakkaten tayyedildi. Kardeşimiz