Page 372 - Risale-i Nur - Barla Lahikası
P. 372

374                                                                            YİRMİYEDİNCİ MEKTUBDAN

          bütün  fezayıh  ve  itisaflarıma  rağmen,  tevessül  ettikçe  bana  fazlından
          verdiği mazhariyetin kıymetini takdir etmek, ona şükür eylemek şöyle
          dursun,  bilakis  küfran-ı  nimet,  defaatle  nakz-ı  ahd,  irtikâb-ı  kizb  ü
          hıyanet  eylediğim  için,  derin kasavete, kesif zulmete, müdhiş  dalalete
          (hakkıyla) maruz kalan Kalbimin, Ruhumun aldığı müzmin ve münkis
          yarayı tedavi çaresini taharri yolunda Aklımı, Zevkimi kaybetmiş, âdeta
          çılgın bir hale girmiştim.

                 Başvurduğum  her  Tabib-i  Manevîden  aldığım  ilâçlar,  yaramı
          tedaviye, Aklımı iknaa, lehfemi iskâta kâfi gelmedi. Bizzarure


                                 ۪
             ِ ِ
            ه
             س ُ ْ        َا   فن  ٓ  َ    ف و   ا ٰ لع    رسَا    ن   َ  يذ      َّلا    ىد  َ  ِ ِ      ع   ب ا  اي ل   ق Âyet-i Celilesinin mefhumuna
           م

                                                ُ ْ
                         َ ُ
           ْ
                                    َ
                                            َ
                           ْ
          tevessülen, me'luf olduğum  denaetlerden mütehassıl  koyu  lekeleri  kal'
          ve  tathire  ve  Tarîk-ı  Hak'ta  sebata  muîn  olacak  bir  Rehberi  ararken,
          ortada  hiçbir  sebeb-i  zahirî  olmadığı  halde,  memleketimden
          Kastamonu'ya  nefyim  şübhesiz,  nefsime  giran  gelmiş  ve  hattâ  ye's ve
          teessüfe kapılmıştım. Bilmiyordum ki bu nefyim ile

                                ِ
                َ   ُكل
                                                  َ
                                                            َ
                                               َ ْ
                                          َ َ
                                 ُ ْ
                                                    َ ُ َ
             َ ْ    ر       م      ش    وه   و اًئ ْ  َ    ب و  ا   ش   ي  ُّ    حت ن      َا    ٓ سٰ   ع   و م   ُكل    يْخ     وهو    ي ًئ ا    ْ    ش اوهر  ْ َ َ    َا    ن     ت   ْك    ٓ سٰ    و   ع َ َ
                    َ َ ُ
                                                                ُ
                                                ٌ ْ
                                                                           ٰ
                                       ٰ
                    ا    ًئيش  ا    وهر  ْ َ َ        َا   ن     ت   ْك  ٰ  َ َ  ۞     ف   ع ٓ سٰ   ن ومَلع َ   ت    َلا م    م     و   نَا   ت  َ ْ ُ َ ْ ُ ْ      ي   َلع    للّٰاو
                                            َ
                       َ
                                                                 ُ ه َ
                                               ُ ْ
                      ْ
                           ُ
                                 ًيْ ا      ثَك  ا ًيْ َ      خ  ِ ۪  ُ ه  ا   للّٰ     َلعج َ َ ْ      يو
                                   ۪
                                            هيف
                                                    َ
                                       ْ
          Âyetlerinin  Sırrına  mazhar  edecek  ve  iltiyamı  ümid  ve  imkânsız
          gördüğüm  manevî  yaralarımın  tedavisine  muktedir  doktorların  ve
          yanlarındaki  kuvvetli  mualecenin  Eserini,  Varlığını  ve  İsm-i  Hayy  ve
          Hakîm'in Cilvesini şefkaten göstermek suretiyle, bana  minnet  üstünde
          minnet-i uhrevî yapmak içindir. Bu mülevves ahlâkımla ben neciyim ki,
                                                           ِ

          bu İhsan-ı Azîme nâil olayım diye şaştım. Fakat   م     د     و     ْلا    محْلا  ُ    َل   ه
                                                        ة

                                                         ن
                                                         َّ ُ
                                                                  ْ َ ُ َ
                                             ِ
               ۪
          ا   مي   حر  ًرو ا      فغ    د   ا   للّٰ   َ  ِ ِ  ا   ۞     جي    مي ۪    ر   ح   ين ۪    م   ءوم  ِ  ا   ن   اب   ْل         و      ج   د ۪ ن۪   ۞     َكو    ب ِ ن    َلَط     م   ن
                     ُ
           ً    َ       َ ه    َ   ً      َ َ  ْ ُ   َ   َ         َ َ َ  َ  َ ْ
          gibi İşarat-ı Celile hatırıma gelmekle, bir derece müteselli oldum.

                 Ey  yaramın  doktoru!  Ve  ey  dalalet  uçurumunda  yuvarlanan
          Ruhumun    halaskârı!   Ve    ey    İlahî   ve   Kudsî   yolların   Rehberi!
   367   368   369   370   371   372   373   374   375   376   377