Page 95 - Risale-i Nur - Barla Lahikası
P. 95

BARLA  LÂHİKASI                                                                                                  97

                  (Saatçi Lütfü Efendi'nin fıkrasıdır)
                                          ِ
                                  ِ
                    ۪ ِ
                                                                 ِ ِ
                         ِ
                             ِ

                                                                      ِ
                      هدمحب     حب   يُ َّلاا ء َ شَ    نم  ِ    و   ا   ن    َ ْ                   هناحبس  همساب
                       ْ َ
                                         ْ
                           ُ
                              َ ُ
                                      ْ
                                                         ُ َ َ ْ ُ
                                                                    ْ
                             ِّ
                          ِ
                         امئٓاد  ادبَا هتاَك   رب     و  ِ   للّٰا  ةمحر و مُك   يَلع م   َلاسلَا
                           َ
                        ً
                              ً َ ُ ُ
                                              ُ َ ْ َ َ ْ
                                                                َّ ُ
                                           ه َ َ َ
                                                         ْ َ
                  İ'caz-ı  Kur´âniyeden  İhlas-ı  Şerifle  Muavvizeteyn  ve  Fatiha-i
           Şerife  Surelerinin  Tevafukat-ı  Hurufiye  Sırlarını  gösteren,  Yirmi-
           dokuzuncu  Mektub'un  Sekizinci  Remzini  aldım  ve  okudum.  Neşir
           buyurulan işbu Risaledeki Tevafukat, şimdiye kadar emsali nâmesbuk
           bir Sırrı meydana koymuş. Bu hususa dair mütalaada bulunmak, Kuvve-
           i Kalemiyemin ve havsala-i mevcudemin kat kat fevkinde bulunmakla
           beraber, Afv-ı Üstadanelerine mağruren şu kadar diyebilirim ki: Neşir
           buyurulan Risaledeki izahat, herhangi bir bedbîn ve kör olan bir gafili
           uyandırmağa ve hattâ bütün mevcudiyetiyle kararmış Kalbleri Tenvire
           ve  İrşada  pek  büyük  delil  bulunduğundan,  Muhterem  Üstadımızın
           tasavvurî  kararı  vechile,  her  ferdin  Kur´ân-ı  Azîm-ül  Bürhan'daki
           Mu'cizatı görmesi için Kur´ân'ın baş tarafına derci hususu pek muvafık
           görüldüğünü arzeylerim, Efendim Hazretleri.
                                                                    Saatçi Lütfü
                                           * * *
                  (Âsım Bey'in fıkrasıdır)

                                                              ِ ِ
                                              ِ
                         ۪ ِ
                                 ِ

                                                                  ِ
                          هدمح ِ      ب    حبيُ َّلا ِ   ا ء َ شَ نم    نا    ِ  َ ْ              و           ه        مساب
                           ْ َ
                                             ْ
                                          ْ
                               ُ َ ُ
                                                                ْ
                                 ِّ
                               هتاَكرب و   ِ   للّٰا  ةمحر و مُكيَلع مَلاسل   َا
                             ُ ُ َ َ
                                      ه َ
                                         ُ َ ْ َ َ ْ ْ َ ُ َّ
                  Üstadımı bu fakire Lütuf ve Kereminden ihsan buyuran Kadîr-i
           Mutlak, Ezel ve Ebed Sultanı Cenab-ı Hayy-ı Lâyemut Hazretlerine, her
           dakikada yüzbinlerce hamd ve şükr etsem -ki ediyorum- yine yüzbinde
           bir borcumu bile îfa edemem.
                      ِ
                              ِ
               ۪ بر   ِلضف نم   اَذه  ةنمْلا و د   محْل ا هَل Pür-taksir  olan  bu  fakir,  bilâfasıla

            ِّ َ  ْ َ  ْ    ُ َّ ٰ  َ  ْ َ ُ  ُ
           otuzdört sene olan hayat-ı askeriyemde, mukteza-yı beşeriyet, az ve çok
           masiyet fırtına ve dalgalarına tutulmuş, Vazife-i Diniye-i Uhreviye ve
           Ubudiyet  ciheti  pek  çok  noksan  kalmış  ve  hâb-ı  gaflet  perdesine
           bürünmekle imrar-ı hayat etmiş olduğumu şimdi anlıyorum ve kusurlu
           geçmiş   zamanlarıma  pişman  ve  nâdim   olup,   evvelki  güldüklerime
   90   91   92   93   94   95   96   97   98   99   100